Aralarında efsaneve popüler tenisçi Roger Federer'in olduğu bir grubu "sessiz ve derinden" diye tanımlamak biraz tuhaf gelebilir. Ancak Roger taraftarlarının ister hoşlarına gitsin ister gitmesin, şu ana kadar erkekler tablosunda en çok gündemde kalan 2-3 konudan hiçbiri onunla alakalı değil. Dolayısıyla Federer'in üçüncü tura çıkışı pek dikkat toplamadı. Önündeki iki turda oynayabileceği rakiplerden en yüksek sıralamaya sahip olanın karizma imajı en düşük oyuncularından Roberto Bautista-Agut (no. 22) olduğunu göz önünde bulundurursak, Federer'in erkeklerde turnuvanın ana konusu olması en az önümüzdeki haftayı bulacaktır. Belki de Roger taraftarları için böylesi daha iyi. Son senelerde sadece 2013'te Sergiy Stakhovsky'e yenilip erkenelenince, Federer gündeme oturmuştu. Bu sene bunun olma ihtimali bir hayli düşük. Her şeyden evvel ilk iki tür maçlarında, her ne kadar zayıf rakiplere karşı oynamış olsa da, Federer'in oyunu İsviçre saati gibi tıkır tıkır işlemekte.


Servis-vole oynayan Sam Groth bir sonraki rakibi. Ancak Federer genelde oyunu bir veya iki kuvvetli spesiyalite vuruşlar üzerine kurulmuş oyuncuları deşifre etmesini her zaman ustalıkla becermiştir. Groth'un en favori zemini çim olmakla beraber, ATP Turu'nda en etkili servislerden birine sahip. Aynı zamanda Avusturalyalı raket, bir hayli zayıf bir backhand'e ve genelde hata oranı yüksek bir geri oyununa sahip. Federer kendi servislerini alıp, Groth'un her sette servisini birer defa kırıp, üç setlik şipşak bir zaferi hedefleyecektir. Benzer oyuna sahip Ivo Karlovic ve Milos Raonic'e karşı da bunu hedeflediğini daha önceden belirtmiş olan Roger, onlardan bir seviye aşağıda olan Groth'a karşı da bu yaklaşım ile başarılı olacaktır diye düşünüyorum. Çok büyük bir sürpriz olmazsa, Federer çeyrek finalde Tomas Berdych'in karşısına çıkacak ve 2010'daki çeyrek finalin intikamını almak için elinden geleni yapacaktır.


Bir ay evvel dünyanın 1 ve 2 numaralarını yenip Roland Garros'u kazanan ve tüm tenis dünyasının takdirini toplamasına rağmen Stan Wawrinka da aynı arkadaşı Federer gibi, kimsenin dikkatini çekmeden, ama makina gibi aksamadan yoluna devam ediyor. Üç maçını da set kaybetmeden geride bırakan Wawrinka'nın Roland Garros finalinden evvel dediklerini hatırlatayım. Yarı finalde Jo-Wilfried Tsonga'yı yendikten sonra kendisine Djokovic'e karşı olan şansı sorulduğunda, Majör turnuvaları iki hafta oynandığı için turları geçtikçe ritmini kazandığını belirtmişti. Çeyrek finale geldikten sonra da hep kendini iyi hissettiğini ve oyununun en tepedeki oyuncuları bile rahatsız edecek özelliklere sahip olduğunu söylemişti. "Bu etapta artık her oyuncuyu yenebileceğime inanıyorum" diye bitirmişti sözünü. Nitekim finalde ciddi favori Djokovic'i devirmişti. Bugün üçüncü tur maçında Fernando Verdasco'yu yenerken, şampiyon raketlerin çoğunun yaptığı gibi, kilit puanların büyük bölümünü kendi lehine çevirdi. Üç setin her biri ilerledikçe rakibi üzerinde baskıyı arttırıp, tam kilit oyunlara gelindiğinde, gerekeni yapıp servis kırmasını başardı. Verdasco kötü anlarda yaptığı bazı hatalar ile ona yardım etmiş olsa da, Wawrinka'nın bahsettiği formu yavaş yavaş bulduğunu görüyoruz.


Dördüncü turrakibi Belçikalı David Goffin. Bu maçın Pazartesi günü en az öncelikli maçlardan biri olacağının garantisini şimdiden verebiliriz. Novak Djokovic – Kevin Anderson, Serena - Venus ve Nick Kyrgios – Richard Gasquet maçları dururken, Wawrinka'nın Merkez Kort'ta oynama ihtimali neredeyse yok.  Bugün Verdasco ile oynarken medya tribününün %20 civarı dolu olduğunu da hatırlarsak, Wawrinka'nın yarı finale kadar ana gündemi meşgul etme potansiyeli çok düşük. Ama son altı Major turnuvanın ikisini kazanan raketin yine yüksek seviyeyi bulması kaçınılmaz diye düşünmekteyim. Geçen sene yine burada, çeyrek finalde formda bir Federer'e yenildiği maçı hatırlatırım. İki sete yakın bir süre vatandaşına karşı üstün oynamış ve kıl payı setlerde 2-0 öne geçmeyi kaçırmıştı. Daha sonra Federer dört sette kazanmasını bilmişti.


Bayanlar kısmında, Roger ve Stan'ın vatandaşları Timea Bacsinszky ve Belinda Bencic aynı şekilde, pek dikkat çekmeden yollarına devam ediyorlar. Bacsinszky bir ay evvel Paris'te yarı final oynamıştı. Bu seneye fırtına gibi girmesine, sıralamada az görülen bir hızla yükselmesine, bu senenin en flaş birkaç oyuncusundan biri olmasına rağmen Timea Bacsinszky, tuhaf bir şekilde Wimbledon'da neredeyse hiç gündeme gelmiyor. Henüz tüm medya önünde genel basın toplantısı bile yapmış değil. Sadece özel istekte bulunan İsviçre medya mensupları ile ufak konuşmalar yaptı. Bu hafta maçlarını 18 no'lu kortta oynamış olan Bacsinszky’nin her iki maçını da seyreden biri olarak şunu rahatlıkla söyleyebilirim: Roland Garros'tan daha yüksek seviyede oynuyor. Düz ve sert oyununa çim zemin uyduğu gibi, bir hayli de çabuk bacakları sayesinde pozisyona hemen girip, güçlü vuruşları ile rakibini defans yapmaya zorluyor. Topa sadece bacakları ile değil, tüm üst vücut (özellikle omuz rotasyonunu kullanarak) gücünü kullanarak vuran Timea, ikinci turda Silvia Soler-Espinosa'ya karşı 36 direkt puan vuruşu yaparak İspanyol raketi çaresiz bıraktı. Şimdi önünde ciddi bir rakip var. Sabine Lisicki, güç konusunda Bacsinszky’den kesinlikle aşağı kalmayacaktır. Cumartesi gününün en zevkli maçlarından biri olmaya aday bu maçı Bacsinszky tekrar iki sette rahat bir biçimde kazanırsa, o zaman tablonun alt kısmından finale çıkmaya aday olacaktır. Zira oraya kadar önüne çıkacak muhtemel oyuncuların (2014 Wimbledon şampiyonu Petra Kvitova dahil) hepsinden daha başarılı bir 2015 sezonu geçirmekte.


Şimdi geldik teklerde halen yoluna devam eden dört İsviçreli arasından en az tanınmış, ama bu hafta aralarında en fazla yankı uyandırmış olan Belında Bencic'e. 30 numaralı seribaşı genç raket, çiftler tablosunda mücadele eden efsane İsviçreli tenisçi Martina Hingis'ten önemli destek görüyor. İki sene evvel hem Roland Garros hem Wimbledon'da gençler şampiyonu olan Bencic'in kariyeri ciddi yükselişte ama kendisi kesinlikle perspektif kaybetmiyor. Bugün Bethanie Mattek Sands'i 7-5 7-5 yendikten sonra kendisine Major turnuva kazanması için neler yapması gerektiği sorulduğunda, Belinda daha yolunun uzun olduğunu hatırlattı ve oyununun her bölümünde çok ilerleme kaydetmesi gerektiğini belirtti. Bencic'in tabloda bulunduğu üst tarafta Victoria Azarenka, Williams kardeşler ve Maria Sharapova var. Bu yüzden şimdiye kadar Bencic'in gündemi meşgul etme potansiyeli çok düşüktü. Ancak dördüncü turda bu isimlerden biri olan Azarenka'ya rakip olacak. Bacsinszky, Federer ve Wawrinka'nın bir sonraki maçlarındaki konumlarının aksine, Azarenka'ya karşı Bencic favori çıkmayacaktır. O yüzden eğer Pazartesi günü maçını kazanırsa, Bencic ismi gündeme oturacaktır. Azarenka kadar tecrübeli olmamasına rağmen, geri oyunu olarak ondan aşağı kalır tarafı olmayan Bencic için Pazartesi günü rallilerin ilk vuruşları kilit vuruşlar olacaktır. Servislerinden rahat puan kazanmayı başarıp, return'leri oyuna sokmaya becerirse, Bencic'e kazanma şansı doğacaktır.


Bu dört İsviçreli arasında tek set kaybeden Bencic. Yarın Federer ve Bacsinszky maçlarını kazanırlarsa, İsviçre'yi ikinci haftada dört tenisçi birden temsil edecek ve bunu yukarıda da belirttiğimiz gibi sessiz ve derinden giderek başarmış olacaklar. Tabii önümüzdeki hafta sonu geldiğinde kaç tanesi halen turnuvaya devam ediyor olacak tahmin edemeyiz. Buna mukabil hepsini halen çeyrek finallerde, hatta yarı finallerde görürsek şaşırmayalım derim.


Gelecek yazıda görüşmek dileğimle..