Muhammed Lahyani’nin Kyrgios’a yönelik hareketinin olağandışı olduğu bir gerçek. ABD Açık bir tenis turnuvası olmasının yanında tam anlamıyla bir sirktir. Sadece inen ve kalkan uçakların gürültüsü değil, civarda çalan müziğin sesi bir yana izleyicilerin kakafonisi kulak tırmalayıcıdır. Üstelik ortada sürekli bir hareket vardır. Yanınızdakilerle neredeyse bağırarak iletişimde bulunursunuz. Hakem sürekli izleyicileri susmaları ve oturmaları için uyarır. 

(Böyle bir durumda mikrofonu kullanamayacağından) büyük bir olasılıkla Muhammed (Lahyani) sesini ulaştıramadığından merdiveni inip Kyrgios’un yanına gitmiştir. Kyrgios ise tenis camiasının belki de en yetenekli oyuncusudur. Yetenekli olduğu kadar da huysuz ve aykırı hatta ayrık yaratılıştadır. Kırdığı potların haddi hesabı yoktur. Birkaç kez maçtan sıkıldığı için oyunu sattığını açıkça beyan etmiş ve bunu için ceza almıştır. Hakemin davranışı onu bu yönde bir yaptırımdan sakınmak için olsa gerek. Zaten yaptığı konuşma taktiksel değildir. Böyle yetenekleri yitirmek yerine kazanmak daha doğru bir hareket tarzı değil mi?


Ayrıca burada çok sevgili dostumun da bir tenis hakemleri arasında olağandışı olduğunu göz ardı etmemek lazım. ATP’nin hakemleri gittikçe androidleşen yapıdakilerden seçmeye başladığı da bir gerçektir. Muhammed ise insanoğlu insan bir yapıdadır. Bundan dolayı da Kyrgios’un dünkü rakibi dahil hiç kimse (konuyu garipsemekle birlikte) yıpratıcı bir eleştiride bulunmamaktadır. Ama ben ATP’yi ve bilhassa hakemlik komitesinin başındakileri biraz biliyorsam Muhammed’e büyük turnuvalardan el çektirecekleri muhakkaktır. Esasen yönetim biçimleri hakkında söylenecek çok şey var ama bunların yeri burası değildir.

Size açıkçası şunu söyleyebilirim… Tenis camiasında (robotlaşmış hakemler haricinde) en huysuz oyuncular dahil Muhammed’i sevmeyen yoktur. Bir hakem/insan olarak elbette Muhammed’in hata yapmış olduğu maçlar çoktur. Ancak kendisine hata yapılmış oyuncular bile onu sever. Bunların başında da Del Potro gelir.