Wimbledon, Roland Garros, ABD Açık ve Avustralya Açık turnuvaları “Grand Slam” turnuvaları olarak adlandırılır. Grand Slam’ler arasındaki en hızlı kort yüzeyi Avustralya'dadır. Burası, hele bu yıl, çimde oynanan Wimbledon’dan bile süratlidir. Buna neden ise kort yapılırken kullanılan macun kıvamında karışımın içine zerkedilen kumun oranıdır. “Avustralya Açık” kortları her yıl gözden geçirilir ve gerekli bakım-onarıma açılır. Bu yıl kum oranı azaltılınca doğal olarak zeminin topu kavrama süreci de azaldı. Farkındaysanız ya da şimdi dikkat ederseniz adeta kayıyor toplar. Kayan da salt toplar değil… Oyuncular da kayabiliyor. Ayakkabısının tabanını kontrol eden çok oyuncu oldu maçlar esnasında. Sert zemin üzerinde buna pek alışık değil çoğu oyuncu.

İşte Djokovic’i bu finalde favori gösterenlerin ortaya sürdüğü faktör, onun her zemin üzerinde kayabilmesi… Adamın atletik yetenekleri öyle gelişmiş ki gitti denilen topa adeta uzuyor. Erilemeyecek topu çevirmek bir yana, ondan puan çıkarıyor!

Servisleri aslen kayda geçecek sertlikte değil. Ama bu zeminde olmadığı kadar süratleniyor. Üstelik attığı servisi istediği yere plase de edebildiğinden çoğu bazuka gibi servis atan oyuncu daha ilk turlarda buraya veda ederken Nole finalde. Burada servis yüzdesi epey yüksek.

Avustralya onun kendi deyişiyle “arka bahçesi” olmuş. Dokuzuncu şampiyonluğunu kovaladı (ve erişti).

Medvedev hakkındaki ilginçlikleri dünkü yazımda belirtmiştim. 20 maçtır yenilmiyordu. Yenerse ATP sıralamasında 2., yenilirse 3. olacak. Yener de 2. olursa uzun bir süredir ilk kez ağır-abiler (Federer, Nadal, Djokovic) haricinde biri bu sıralamada olacak!

Maçın hemen başında Sırp raket rakibinin servisini kırdı. Rus onu hemen yakaladı. Sonra set al gülüm ver gülüm sürdü gitti. 5-5’te Nole, Rus’u kırdı ve seti 7-5 aldı.

Ama Djokovic’i kendi oyunuyla yenmek hala olanaksız bence. Adamın zayıf diyebileceğiniz yegâne iki yönü volesiyle servisi. Onlar da öyle bir düzeyde ki, ilk 50’nin içindeki bir sürü raket öpüp başına koyar. Sadece kendi kriterine göre olan zayıflar bunlar. Bana göre bu adamı yenmenin başlıca yolu onu önce sinirlendirmektir. Ona karşı ya sürekli voleye gelmek ya da onu voleye gelmeye mecbur bırakmaktır. Zira böyle durumlarda hata katsayısı artıyor ve sinirlenmeye başlıyor. Ama sizin bunları yapabilmeniz için sabrınız, sürekliliğiniz ve özgüveniniz tavan yapmış olmalı. Yeteneğinizden bahsetmiyorum bile!

İkinci set başlar başlamaz bu kez Medvedev rakibinin servisini kırdı. Nazire yaparcasına ardından dünya 1 numarası servis kırdı ve çok çabuk seti 4-1 yaptı. Medvedev 4-1’de raketini fırlattı ama meret sağlam çıktı kırılmadı… Bu amacına 5-2’de erişti! Ve ikinci set 6-2 bitti.

Durum setlerde 2-0 Djokovic lehine olunca tenisi yakinen izleyenler, 2019 ABD Açık’ta Nadal karşısında 2-0’dan geri dönen ve durumu 2-2’ye kadar getirip oradan yitiren Medvedev’in yine bir sürpriz gerçekleştirmesini beklediler.

Ama Nole ona, ödül seremonisindeki anonsunda belirttiği gibi, “sabırlıysan iki yıl daha bekle” dedi. Son sette voleye bile geldi dünya 1 numarası. Maç iki saate bile varmadan (1’53”) bitti (7-5, 6-2, 6-2). Ummadığı kadar kolay bir final, adeta antrenman gibi geçti Nole için.

Ödül seremonisinde her iki raket de birbirinden dokunaklı esprilerle bol alkış alırken, “Avustralya Tenis”inin başındaki hanımefendi yalakalıkla bezenmiş siyasi bir konuşma yapmaya yeltenince görülmedik şekilde yuhalandı! Doğal olarak Avustralya Halkı yurtdışına giden kendi vatandaşlarına yasak uygulayıp ülkeye dönüşlerine izin verilmezken, tenis için 1.000 küsur yabancının kabul edilmesini bir türlü benimseyemedi. Sürekli birileri itelese de siyaset ve tenis sporu birbirlerine pek uymuyor her nasılsa!

Esen kalın, hoşkalın... VE SAKININ!

Hamiş: Bu yazı kısmen maç esnasında yazıldığından karışan zaman kipleri için özür dilerim.