Tenisseverlerin en şikayetçi oldukları konuların başında kuralların anlaşılmazlığı gelir. Onlara hak vermemek elde değil. Bu konuda tenisin yönetimi ile görevli kurumların (ATP, WTA, ITF, ETA) yaklaşımı birbirinden pek farklı değil. Ama bazen mutfaktaki insanlar bile bilhassa “ITF - Uluslararası Tenis Federasyonu’nun” lisanını ve mantığını anlamakta güçlük çekiyor. Mizah konusu bile oluyor : 

“ITF yöneticileri koltuklarını sağlamlaştırmak amacıyla öyle anlaşılması olanaksız kurallar saptıyorlar ki hem kimse bu göreve talip olmasın, hem de yeri geldiğinde adı geçen konuyu işlerine geldiği gibi yorumlayabilsinler” ! 

Gerçekten bazı kurallar en girift hukuki yaklaşımları bile aratıyor. 



FED Cup kuralarıyla ilgili yazımlarımdan sonra bana yansıyan başlıca soru, saha seçimleri genellikle belli olduğu halde bazılarında neden kuraya başvurulduğu... Yanıtlayayım:

Eğer iki ülke bulundukları grupta daha önce hiç karşılaşmamışlarsa sahayı seçmek için kuraya başvuruluyor. Örneğin Letonya ile Almanya daha önce bir “Dünya Grubu” ve/veya “Dünya Grubu 2”  karşılaşmasında birbirleriyle mücadele etmemişler. Onun için kura çekildi ve Letonya kazandı. Aynı kurallar “Davis Kupası”nda da geçerlidir.

Hoşkalın.