Rafael Nadal, 2015'in ardından bu sezonu da Grand Slam kazanamadan geçirdi. Hatta kazanamamak şöyle dursun, 2016 yılında katıldığı majör turnuvaların hiçbirinde çeyrek finali göremedi İspanyol raket. İstatistiklerin vahameti bir tarafa, özellikle maçın sondan bir önceki puanında ön korttayken fileye taktığı forehand, Rafa'nın oyun seviyesindeki dramatik düşüşün son derece çarpıcı bir yansıması olarak üzerine çokça konuşulabilecek cinsten.

 Nadal'ın elenişinde Lucas Pouille'un cesur oyunu ve müthiş performansını göz ardı edemeyiz elbette. Ancak İspanyol tenisçinin Pouille ve benzeri oyunculara karşı geçmişte ne kadar rahat maçlar kazandığını da unutmamak lazım. Rafa, dört-beş yıl önce olsa böyle bir rakibi önce olağanüstü savunması ve passing shot'larıyla tamamen yıldırır, sonra da ele geçirdiği mental üstünlükle zorlanmadan yenerdi. Ne var ki o Nadal'ın yerinde artık yeller esiyor. Eskiden çok basitmiş gibi göstererek bolca winner ürettiği passing shot'ları, son iki yıldır ya fileye takılıyor ya da dışarı gidiyor. Hal böyle olunca da bir zamanlar zorlanmadan yendiği isimler, kendisine karşı daha özgüvenli oynamaya ve hatta kazanmaya başlıyor.

 Velhasıl Rafa'nın şaşaalı günlerini mumla aratan son dönemlerdeki düşük performansı, formdan ziyade tenis seviyesindeki düşüşle ilintili. Tekniği büyük oranda fizik güç üzerine kurulu olan İspanyol tenisçinin turda rekabet ettiği diğer oyunculardan daha erken tükenmeye başlayacağı, bu satırların yazarı dahil pek çok kişinin öne sürdüğü bir tezdi ki Nadal cephesinde son iki yılda olan biten de bu olsa gerek.

 Şimdi akıllardaki soru şu: Toprağın ağası, yeniden Grand Slam kazanabilecek mi? Greg Rusedski, bu soruya tamamen menfi yönde bir yanıt vermiş olsa da ben kendi payıma Nadal gibi büyük bir oyuncu için böylesi bir iddiada bulunamam. Ancak şu kesin ki halihazırdaki seviyesiyle slam kazanma şansı, geçmiş yıllardakinden daha az. Hatta bu konuda tıpkı Roger Federer örneğinde olduğu gibi belli ölçüde şansa ihtiyacı olduğunu da söyleyebiliriz.