Avustralya Açık her zaman oyuncular ve tenisseverler tarafından en çok sevilen, en iyi organize edilmiş Slam turnuvası olarak bilinir. Oyunculara çok iyi bakılır, gelenler çalışanlar tarafından güler yüzle ağırlanırlar, her türlü istek ve arzuları ön görülmüştür ve turnuva bittiğinde herkes takdir toplar.

Belki de bu sebeplerden dolayı Avustralya Açık eleme turları oynanırken yapılan tuhaf bir uygulama pek o kadar herkesin dikkatini çekmiş değil. Çekmiş olsa bile hak ettiği eleştiriyi toplamış gözükmüyor. Üstelik bu uygulama içinde bir değil iki yanlış tutum birden var.

Sürekli yağan yağmurdan dolayı eleme maçları bir gün gecikmiş durumda ve bu maçların ana tablo maçları günlerine taşma tehlikesi yaşanmakta. Tamam, olabilir, tenis açık hava sporudur, Avustralya Açık turnuvası da hava durumunun yaratabileceği sorunlardan muhaf değildir, bunu kabul ediyoruz. Ancak üç tane üstü kapanabilir korta sahip olan senenin ilk Majör’ünün bu soruna karşı en iyi önlem alabilme kapasitesine sahip olduğunu da göz ardı etmeyelim. En mantıklı olan yaptırım, eleme maçlarının programına ön görülmüş olmamalarına rağmen, o üç kortun üstünün kapatılıp devreye sokulması ve maçların zamanında bitirilmesi için harekete geçilmesi olurdu.

Organizatörler bu kararı zamanında almadıkları gibi, kapalı kortların kullanımı için önceliğini ana tabloda oynayacak olan yıldız oyuncuların antrenmanlarına ayırdı. Eleme tablosunda maçları gecikmiş, bütün günü beklemekle geçirmek zorunda kalan oyuncular dururken, Alexander Zverev, Dominic Thiem, Rafael Nadal ve diğer seribaşı oyuncular kapalı kortlarda antrenmanlarını yapabiliyorlar. Halbuki bunun için başka kulüplerde kortlar ayarlanabilir. Öncelik halihazırda oynanması gereken maçlara verilmelidir. Yağmur devam ederse ve eleme maçları Pazartesiye sarkarsa ne olacak? Söyleyeyim: o oyunculardan 5 günde üçüncü maçlarını oynamaları istenecek ve ardından kazananların dinlenme günü olmadan hemen beş setlik ana tablo ilk tur maçları oynamaları istenecek. Dolayısıyla oyuncunun statülerine göre ayrıcalık yapılmış olacak. Sıralamada üstte olan oyuncuların diğerlerine karşı avantajı olacak. Bu tip seçici tutum ilk yanlış. Asıl kafa bulandıran bunun akabinde gelen ikinci yanlış.

Görüldü ki yıldızların antrenmanına hakemler ve top toplayıcılar seferber edilmiş ve resmi maç oynanır gibi görev yapmışlar. Mesela Nadal ve Thiem iki saate yakın bir süre Margaret Court Arena'yı işgal etmişler, ki yağmur yağarken, kort kıtlığı varken, iki oyuncu iki saat boyunca, nasıl oynanabilen yegane kortlardan birini kullanabiliyorlar o da ayrı bir konu. İki antrenman seti oynamışlar ve tüm bu süre boyunca sandalye hakemi, çizgi hakemleri ve top toplayıcılar sanki resmi maç oynanır gibi görev yapmışlar. Sebep oyuncuların maç atmosferine alışması imiş.
  
Bu ne ayrıcalıktır? Hakemlerin görevi maçları yönetmek, belli oyuncuların arzularını yerine getirmek değil. Bazı oyunculara bu servis yapılıyorsa ve diğer oyuncular böyle istekte bulunurlarsa onlara “hayır” denileceğinden sanırım kimsenin şüphesi yoktur. Maçları tarafsız yönetme görevini yüklenmiş maaşlı insanların seçici bir şekilde bazı oyunculara bu servisi vermek durumuna sokulmaları etik değil. Avustralya Açık turnuvasının ise bu tip bir düşünceyi yaptırıma geçirmesi hele hiç değil. Eğer sorgulanırsa resmi bir açıklama – “bahane” diyelim buna – eminim uydurulacaktır. “Sistem deneniyordu, bazı hakemler imtihandan geçiyordu” gibi standart sebepler mikrofonlara söylenecektir. Ama eleme tablosunda olan veya ana tabloda seribaşı olmayan oyuncuların soyunma odalarında veya dinlenme bölgelerinde beklerken bu lafları duyduklarında ne söyleyeceklerini aklıma getirebiliyorum ve pek olumlu bakacaklarını hiç sanmıyorum. Çünkü onlar bu bahaneleri yutmayacaktır.

Nihayet dün ilerleyen saatlerde geciken maçları kapanabilir kortlara taşımaya karar verdiler. Vermeseler fiyasko olurdu zaten. Ama bu gecikmiş karar, o ana kadar gösterdikleri yanlış tutumu silmez. Tenis medyasının önde gelenlerinin bu yanlışı gerektiği gibi işlememiş olması da onların ayıbı. Biz üstümüze geleni yapalım ve olduğu gibi söyleyelim.

Değerli Avustralya Açık organizatörleri, bu size yakışmadı!