Genelde yağmur yüzünden maçların  bekletilmesi programda sarkma yapar ve beklenilenden çok daha geç bir saatte nihayet maçların tümü sona ermiş olur. Amerika Açık başladığından beri New York saati ile 23:00'ten evvel tekler maçları bitmiyordu, hatta birçok gece, saat 24:00'ü de geçerek resmi olarak bir gün sonrasında sona eriyorlardı. Üstelik Çarşamba'ya kadar yağmur, adeta Arthur Ashe kortunun üzerine yapılan çatı ile dalga geçermişçesine, turnuva akışına hiç etki etmemişti. Aksine Billie Jean King Tennis Center, bazı oyuncuların ve birçok seyredenlerin bayılmasına sebep olan bunaltıcı bir sıcak yaşamıştı.

Çarşamba ise yağmurun gelmesi ile istisna bir durum belirdi ve turnuva komitesini ani kararlar almaya itti. 

Her şeyden önce yağmurun iki defa gelmesi bekleniyordu; bir kez öğleden sonra yağacaktı, sonra birkaç saatliğine dindikten sonra tekrar geç saatlerde ortaya çıkacaktı. O birkaç saatlik pencerede ise halihazırda olan programın bitmesi imkansızdı. Akşam seansına genelde birer kadın ve erkek maçları konuluyordu. Ancak kadınlar yarı finalleri Perşembe akşamı oynanacağından, sona kalan iki yarı finalisti belirleyecek maçlar mutlak suretle Çarşamba gündüz oynanmalıydı ki galip gelen iki oyuncuya (Simona Halep ve Flavia Pennetta) 24 saatten daha fazla süre ile tekrar enerji depolama şansı verilmeliydi. O yüzden Çarşamba gündüz seansına son iki kadınlar çeyrek final maçları ve ardından üçüncü erkekler yarı finalisti belirleyecek olan Stan Wawrinka – Kevin Anderson maçı konulmuştu. 19:00'da başlaması beklenen akşam seansına bilet almış seyircilere bir maçtan fazla tenis sunabilmiş olmak için turnuva organizasyonu ilk olarak Mardy Fish'i onore eden gösteri amaçlı, eski Amerikalı şampiyonlar Jim Courier, John McEnroe ve Michael Chang'in de oynayacağı bir çift erkekler maçı koymuştu. İkinci maç olarak ise son erkekler çeyrek finali olan Roger Federer – Richard Gasquet maçını ön görmüştü.

Ta ki yağmur bütün planları bozana kadar.

Yağmur ilk olarak öğleden sonra oynanan Victoria Azarenka – Simona Halep maçının son setinde kendini gösterdi. Maçlar ertelendi. Tekrar maçlar başladığında turnuva komitesi günü ani bir kararla Arthur Ashe'in gün seansındaki son maçı Stan Wawrinka – Kevin Anderson eşleşmesini Louis Armstrong Stadyumu'na çekti. Zira orada başlatsalar, muhakkak suretle akşam seansını daha da geriye itecekti. Federer – Gasquet maçını ise öne alıp akşam seansını o maç ile başlattı. Gösteri maçının ise bu çeyrek final maçından sonra oynanmasına karar verildi. Meteoroloji raporuna göre yağmurun akşamın geç saatlerinde tekrar gelmesi bekleniyordu ve hatta Perşembe günü devam etme ihtimali bile yüksek deniyordu. Wawrinka - Anderson maçının sona erip, diğer yarı finalisti belirleyecek olan maçın yarına sarkması birkaç sebepten turnuva için bir kabus olurdu. Televizyon yayın haklarını elinde bulunduran ESPN için en büyük reyting gücüne sahip olan tenisçi Federer'in maçı hafta içi gündüze sarkarken, bir gösteri maçının bitirilmiş olması tam bir fiyasko olurdu. Ayrıca böyle bir durum Wawrinka'nın çeyrek ile yarı final maçları arasında bir gün dinlenme şansı varken, Federer – Gasquet maçı galibine ise 24 saatin altında dinlenme süresi kalacaktı. Tabii Perşembe günü tekrar yağmur gelirse o zaman tam bir skandal yaşanma tehlikesi vardı.

ŞİPŞAKÇI İSVİÇRELİLER
Turnuva organizasyonu tam zamanında doğru kararları uygularken, bir yardım da oyunculardan geldi. Elbette komite bu yardım için maçlarını kazanan iki İsviçreli yıldıza mı teşekkür etmeli yoksa Anderson ve Gasquet'ye mi teşekkür etmeli, orası meçhul. Zira Wawrinka ve Federer her ne kadar yüksek performans ile oynuyor olsalar da, rakipleri ne fizik ne inanç ne de taktiksel olarak maçlara hazır gelmemişlerdi. İki maç da çok çabuk, üçer sette sona erdi. Anderson ve Gasquet normal seviyelerinin çok altında kalarak İsviçreli tenisçileri hiç zorlayamadılar ve bir set kazanmaya bile yakın olamadılar.

Her ne sebepten olursa olsun, tekler maçları sona erdiğinde bu seneki görüntünün tam aksine ve hatta belki de tarihte ilk defa görülen bir çelişki ortaya çıktı. Tüm turnuva boyunca yağmurdan hiç etkilenmeyen Amerika Açık'ta tek maçları 23:00'ten evvel bitmezken, yağmurun uzun süre maçları sarkıttığı Çarşamba günü ise New York saati ile 21:00’den evvel sona erdi! Amerika'nın batı kıyısında ise daha akşam yemeği bile yenmemiş, hatta gündüz sona ermemişti. 

Okuyucular bilir, turnuva organizasyonları her zaman özel bir ilgi gösterdiğim konudur. İşte burada Amerika Açık turnuva komitesi yüksek sesli bir alkışı hak ediyor. Çok önemli kararları hiç vakit geçirmeden almasını bildiler. Arthur Ashe Stadyumu'na gündüz seansına numaralı bilet almış olan tenissever belki de Wawrinka – Anderson maçını numaralı ve garanti yerinden seyredebilmek varken, Louis Armstrong'a geçip herkese açık tribünlerde kendine iyi yer bulabilmek için savaş vermiş olabilir, ama gelişmeleri göz önüne alırsa yapılan değişiklikleri mantıklı bulacaktır. Zira onu memnun etmek için program olduğu şekilde kalsaydı, akşam seansı biletleri olanların, "prime time" zamanına konmuş Federer maçının alacağı yüksek reytingi düşünerek, o maça reklam vermiş olan sponsorların ve yayın kuruluşlarının gazapları çok daha ağır olurdu. Kaldı ki oyuncuların menfaati açısından da mantıklı olanı yaptılar.

Ve bu kararlarının meyvelerini Perşembe günü topladılar. Nitekim beklenildiği gibi meteoroloji raporu değişmedi ve hala akşam yağmur bekleniyordu. Bekleyip bir nevi hava ile kumar oynamaktansa, çok önceden (maçlar başlamadan dört küsür saat evvel) karar alarak kadınlar yarın finallerini Cuma 11:00'e ertelediler ve bekletmeden bunun anonsunu yaptılar. Aynı şekilde saat 15:00'te başlaması ön görülen erkekler yarı finaller maçlarını ise 17:00'ye kaydırdılar. Hem bu şekilde oyuncuların çok önceden saat değişikliklerine kafaca hazır olabilmelerini sağladılar (zira bekleyip akşam geç saatte bu kararı almış olsalardı erkeklerin de hazırlık programı etkilenecekti), hem de bilet sahiplerinin yollara düşüp, ulaşımı aslında pek kolay olmayan Flushing Meadows mahallesine gelip, yağmur yüzünden saatlerce beklemek zorunda kalıp sefil olmalarını önlemiş oldular. Bu akşamki bilet sahipleri yarın kadınlar maçlarını yerlerinden seyredebilecek. Erkekler yarı finallerine biletleri olanlar ise yine o maçları gelip izleyebilecek. Hatta o bilet sahipleri belki daha bile memnunlar bundan, çünkü öğleden sonra işinden biraz daha erken çıkabilecek olanlar, tatil günü almak zorunda kalmayacak!

Evet, turnuva komitesi altın haftalarından birini yaşamakta, ama her halükarda yağmurun organizatörlerin başını ağrıttığı son haftayı yaşıyoruz. Arthur Ashe Stadyumu'nun tepesine yapılan çatı 2016'da işler halde olacak ve bu tip problemler Wimbledon ve Avusturalya Açık'ta olduğu gibi tarihe karışacak.