TEB BNP Paribas İstanbul Open finalini izleyen tenisseverler çok yüksek tenis kalitesini sadece zaman zaman seyredebilmiş olsalar da, müthiş bir taktiksel savaşa şahit oldular. Maçın sonlarına doğru bitiş çizgisine varmakta zorluk çekse de, İsviçreli yıldız Roger Federer setleri 6-3 7-6 alarak ilk defa düzenlenen ATP turnuvasının şampiyonu olmasını bildi. İkinci set tie-break heyecanlı anlara sahne oldu ve 13/11 gibi ender rastlanacak bir skorla sona erdi. Ama maçın vitrine çıkan kısmı iki oyuncunun ortaya sunduğu stratejik düelloydu.

Pablo Cuevas geriden istikrarlı oyunu ile Federer'i hataya zorlayıp, onun backhand'ini işlemek düşüncesi ile sahaya çıkmıştı. Federer ise en baştan Cuevas'ın A planına uymayacağının mesajını verdi. Kesinlikle backhand çapraz top çevirmelere girmedi, hemen bir-iki taneden sonra paralele değiştirdi veya drop shot denedi. Kendisi her ne kadar maçtan sonra basın toplantısında ana planında backhand paralel vurmanın pek önemli bir yeri olmadığını vurgulasa da, genelde kimseyle backhand çapraz raliye girmekten kaçınmayan Federer'in inatla bir ya da iki vuruştan fazla aynı şeyi dün yapmaması ister planlı ister plansız olsun, Cuevas'ın avantajına işleyebilecek olan önemli bir oyun planını yok etti. Uruguaylı raket ne olduğunu anlayamadan 3-0 geriye düştü.

Her iki oyuncu da birer defa servis kazanarak sonucu 4-1'e getirirken, Cuevas'ın taktiksel değişiklikleri göze batmaya başladı. Her şeyden önce geriden daha sert vurmaya başladı, fileye gelme denemelerinde bulundu ve rakibinin servislerinde daha fazla riskli return vurabilmek için kortun daha da içine girmeye başladı. En azından kendi servislerinde eşitliği sağlamayı başardı. Ne var ki bir break geriye düşmüştü ve Federer'in servisleri çok iyi işliyordu. Kendisinin de maçtan sonra belirttiği gibi bütün hafta iyi servis atmıştı ama finalde servisleri tam istim üstündeydi. Hem servis yüzdesi yüksek idi, hem de spin ve top atma noktaları açısından çok varyasyon yaparak Cuevas'ın zayıf noktalarından biri olan returnler'ini zorlamış oldu. Cuevas'ın Federer'i yakalamak için tek ciddi şansı 5-3, 30-30'da, Federer kendisine yakışmayan bir forehand vole kaçırdığında geldi. Ancak Federer hem 30-40 servis kırma sayısını hemde sonraki sayıları direk servislerle kazanarak seti 6-3 bitirdi.

İkinci set stratejik açıdan ilk setin kaldığı yerden devam etti. Cuevas'ın agresif oyunu ise yarıyordu, Federer istediği gibi at koşturamıyordu. Ancak İsviçreli'nin servislerine Cuevas hala cevap bulabilmiş değildi. 3-3'te Federer servis kırdığı zaman izleyiciler maçın sona erdiğini sandı. 4-3 oyununda Federer'in servisinde durum 30-30'a geldi. İşte o anda ki oynanan iki puan, aslında Cuevas'ın maç başından beri oynamak istediği ama bir türlü Federer'in izin vermediği puan türünde oldu. İki puanda da Federer köşelere vurdu, Cuevas çabukluğunu kullandı ve topları geri çevirdi, Federer gittikçe daha çok risk alarak vurmaya başladı ve sonunda hata yaptı. Ancak Cuevas bu iki puana rağmen, ilk sette oyunu dengelemesini sağlayan agresif oyun ile devam etti. İkinci setin ortalarına doğru başlayan kolundaki ağrıların buna etkisi olduğunu da vurgulamalıyız. Hem stratejik açıdan hem de fiziksel açıdan çok uzun puanlar, artık maçın bu noktasında Cuevas'ın planında yoktu.

İSTEDİĞİNİ ALDI
Her iki oyuncu da servislerini kazanıp tie-break'e geldiler. İlk 6-7 puanı hesaba katmazsak, tahmin ederiz ki hem Cuevas hem Federer bu tie-break'te ortaya koydukları tenis kalitesini bir an evvel unutmak isteyeceklerdir. Federer hem 6/4'te oynadığı hem de 7/6'da oynadığı üç maç puanını tamamen kendi hataları ile verdi. Aynı şekilde Cuevas yakaladığı üç set puanından birinde uykusunda bile içeri atacağı bir vuruşu raketinin kenarına çarptırıp kaçırmıştı. Tie-break'te tek akıllarda kalacak vuruş Cuevas'ın bir set puanında Federer'in yaptığı inanılmaz backhand return winner idi. Ama sonra basına açıkladığından da anlaşılacağı gibi, aslında o top çizgiden sekmişti ve Federer refleks ile topu karşıladığında raketinden o kadar iyi bir vuruş çıkabileceğini tahmin etmemişti. "Şansım vardı. Tribünlere de gidebilirdi o top" dedi. O vuruşun dışında 11/11 puanında Federer'in alçak seviyeden vurduğu akıl almaz bir backhand vole vardı. Puanı bitiren vuruş olmadı ama Cuevas'ı tam puanda üstünlüğü sağladığını sandığı anda, onu defansif pozisyona sokup bir sonraki vuruşta Federer'in puanı kazanmasını sağlamıştı.

Maç bittiğinde Federer'in seviniş tarzından maçı ne kadar kazanmak istediği anlaşılıyordu. İstanbul'a gelirken Federer'in en büyük amacı toprak kortta daha çok kilometre kat edebilmekti. Bunu da ikisi 3 set olmak üzere 4 maç ile başarmış oldu. İşin ironik olan tarafı ise 2015 senesinde şu ana kadar genel olarak oynadığı en düşük tenis kalitesi ile oynadığı turnuvayı kazanmasını bildi. Madrid ve Paris'te ne tür bir performans sergileyeceğini zaman gösterecek, ancak 2015 yazının ilerleyen haftalarında Federer dönüp geriye baktığında, İstanbul turnuvasının kendi toprak kort bilançosunda çok önemli bir rol oynamış olacağını fark edeceğini düşünmekteyim.