Son senelerde ilk iki seri başının herhangi bir Majör’de bu kadar az favori gösterildiklerini hatırlamıyorum. Çeşitli yazılar okuyorum, tonla değerlendirmelere bakıyorum, ve bırakın kazanmayı, muhtemel finalist olarak bile Simona Halep (1) ve Caroline Wozniacki (2) isimlerini göremiyorum. Hakikaten bu kadar az mı şansları? 

1 ve 2 numaraya bu sene iyice yerleşen bu iki raket sadece 2018'in ilk iki Majör turnuvasını kazanmakla yetinmediler, tamamen kabuk değiştirdiler. Zannederim birçok insan ikisinin son altı ayda kendi hedefleri doğrultularında ne büyük bir basamak çıktıklarını ve bunun getirdiği özgüvenin boyutlarını tam olarak kavrayamadılar. Kadınlar tablosunun bir hayli karışık olduğu ve birçok ismin ön plana çıkma şansının olduğu doğru, ama bir ve iki numaralı seri başlarının da bu kadar arka plana itilmeleri beni biraz şaşırttı. 2018 başladığında tanınan Wozniacki veya Roland Garros öncesi tanınan Halep artık mazide kaldı. Wimbledon değerlendirmesinde yeni kimliklerini göz önüne almak gerekir kanımca. Tıpkı sizin senelerdir peşinden koşup bir türlü başaramadığınız bir hedefe bir gün nihayet eriştikten sonra o akşam yatıp sonraki gün uyandığınıza kendinizi yeni doğmuş hissetmeniz gibi.

HALEP'İN KURASI DAHA ZORLU
Halep’in çeyrek final yolunda topa tenis tabiri ile "dan-dun" vurup onu çimende zor durumda bırakacak oyuncular yok değil (Pavlyuchenova, Konta, belki Vikhlyantseva). Ama bunu istikrarlı şekilde üç setlik bir maç boyunca yapabilirler mi, orası şüpheli. Çeyrek final muhtemel rakiplerinden Sharapova, Ostapenko veya Kvitova ise bu güce sahipler, ancak bunlardan sadece birini görecek Halep. En büyük favorilerden biri olarak gösterilen Kvitova’nın son üç haftada yaptığı maç sayısı göze alındığında (ve oraya kadar bu sayıya 4 maç daha ekleneceği düşünüldüğünde), eğer Halep-Kvitova maçı gerçekleşirse çeyrek finalde, kimsenin o gün sağlıklı bir şekilde net favori belirleyebileceğini sanmıyorum. Halep’in yarısında ağır toplar var – Kvitova, Muguruza, Kerber, Sharapova – ancak konuldukları yer itibari ile Romen oyuncunun tablosunun elverişli olduğunu düşünüyorum. Williams kardeşler, Bertens, Pliskova, Rybarikova, Keys, Vandeweghe gibi günlerinde olduklarında bu zeminde Halep’e göz açtırmayacak potansiyele sahip olan isimler diğer tarafta.

Wozniacki’nin yolu daha fazla mayın tarlasına benzemekte (biraz evvel saydıklarım onun tarafında). Bir tane “kolay tur” maçı yok aslında. İlk iki maçı bile (Lepchenko + Martic-Makarova galibi) tehlikeli olabilir. Ondan sonra da Aga Radwanska ve Coco Vandeweghe bölümünden biri gelecek. Daha sonrasını yazmayalım, oraya kadar çıkmasını bekleyelim. 

WOZ KENDİ SERVİSLERİNİ KAZANMALI
Wozniacki adına ilk setler çok mühim olacak. Çim zeminde gülle gibi vuranların en hoşuna giden şey baştan öne geçip rakibe kendini skor tabelasında kovalattırmaktır. Toprak veya yavaş sert zeminde, daha fazla top çeviren ve bacakları hızlı olan Wozniacki tipi oyuncular, bu tip maçları savaşçı ve ısrarcı kimlikleri ile çevirebilirler. Ancak havaya erken giren bir “füzeci”ye karşı çimende aynısını yapmak hem fizik hem psikolojik açıdan bir dağa tırmanmaya benzer. Danimarkalı raket eğer Vandeweghe, Serena, Keys gibi isimlere karşı (eğer karşılaşırsa yarı final öncesi) korta çıkarsa, kesinlikle baştan kendi servislerini kazanmak zorunda. 

Turnuva yarın başlıyor. Bugün tüm basın ve sosyal medyada yazılanları takip etmeye devam edeceğim. Acaba bir tane Halep – Wozniacki final ihtimalini göz önüne alacak olan çıkacak mı, merak ediyorum. Şu ana kadar hiç göremedim çünkü...