Başlıktaki tarih, Roland Garros’un geleceği için önemli bir gündü. Bulunduğu mekanın alan ve teknolojik açıdan yetersizliklerinin bir süredir farkında olan Fransız Tenis Federasyonu, turnuvayı başka yere taşıma fikrine kapılarını açmıştı ve üç ayrı yerden proje önerisi gelmişti. Roland Garros’un alanı 8,5 hektardı ve Paris valiliğinin Roland Garros’u olduğu yerde tutma kampanyası ise bu alanı 13 hektara büyütmeyi, Philippe Chatrier kortunun üstünün kapanmasını, bir ucuna bir stadyum kort ve diğer ucuna iki tribünlü kort daha yapılmasını içeriyordu. Bütün bu yeniliklerin 2015 senesine kadar biteceği sözünü veriyorlardı (şimdi kulağa ne komik geliyor değil mi?).


Her ne kadar Paris şehrinin sınırları dışında kalsalarda, oylama haftasına kadar diğer projelerden birinin kazanacağı tahmin ediliyordu. Hepsi turnuvanın mevcut mekanının en az üç katı veya daha büyüğü (üçü de yaklaşık 35 hektar civarı) alanlar önermişti ve özellikle Versailles projesi yönetimi son teknolojiyi kullanacaklarını ve stadyum kortların üstlerinin kapanacağını önemle vurgulamıştı. Ayrıca Paris’e uzaklık açısından en elverişli yerdi. Şehrin merkezinden toplu taşıma ile yarım saatte ulaşılabilecekti. Eğer turnuva taşınırsa, yeni bir tren yolu yapılacak ve oraya ulaşım 2016’da daha da rahat olacaktı. Ayrıca Versailles isim ve bölge olarak prestiji yüksek bir yer olduğundan turnuvanın tarihine yakışan bir mekan olacak deniliyordu. Marne-la-Vallée projesinin şehire 40 kilometre, Gonesse projesinin ise 25 kilometre olan uzaklığı onlar için dezavantaj teşkil ediyordu. Nihayetinde, Roland Garros diğer 3 Majör turnuvaya göre çok daha küçüktü ve onların seviyesine getirilmesi şarttı.


Projeler ciddi kampanyalar yaptılar. Mesela Marne-la-Vallée projesi Fransa’nın en büyük yazılı medya organlarında sayfa boyu reklamlar verdi. Oy günü geldi çattı. Gonesse ve Versailles projeleri oylamanın ilk turunda elendiler. Özellikle Versailles’in yönetimi hayretler içinde kaldı. Son turda ise 195 delege, %70 oy çoğunluğu ile turnuvanın Marne-la-Vallée’ye gitmesinden ziyade olduğu yerde kalmasına karar verdiler. İşte o Pazar günü Roland Garros bir nevi kendisini boynundan aşmıştı.


Peki neden bu sonuç çıktı? Roland Garros’un kampanyası Paris’in geleneklerini ön plana koymuş, Parislilerin duygularına hitab etmeyi hedeflemişti. Güzellik, estetik, ambiyans ve prestij gibi değerleri ön planda tutan Parisliler özünde gördükleri turnuvayı başka bir yere kaptırmamalıydılar. Efsane yerinden ayrılmamalıydı Roland Garros. Bu romantik şehirde kalmalıydı. Versailles ülke için önemli bir tarihe sahip olsa da, 14. Louis’in sarayı üzerine itibarını kurmuş bir kasaba bile olsa, Paris şehri oraya yenik düşmemeliydi. İki toprak kort efsanesi Bjorn Borg ve Rafael Nadal’ın dedikleri dikkate alınmalıydı. Borg değil miydi L’Équipe gazetesine “Roland Garros benim ikinci evim” diyen? Nadal değil miydi Roland Garros tarihinin o duvarlar arasında olduğunu ve başka yerde o hatıraların yaşanamayacağını? Roland Garros’u kazanan en son Fransız efsane tenisçi Yannick Noah şu andaki yer için “duvarlar konuşuyor” dememiş miydi?


Sonuçta duygular mantığı yendi, Paris şehrinin kampanyası başarı ile sonuçlandı. Ayrıca son anda politik güçlerde devreye girmişti. Oylamadan bir gün evvel, geleneğin dışına çıkarak, Fransız Tenis Federasyonun “halk komitesi” direktörü kamuoyu önünde şu andaki yerde kalmasını destekledi. Oylamaya saatler kala Paris Şehir Konseyi, Fransız Tenis Federasyonuna şu andaki yeri 99 seneliğine tahsis edeceğinin sözünü verdi ve bunu kamuoyuna duyurdu. Roland Garros’un büyümesi için gerekecek olan izinler, etraftaki bina sakinlerinin görüşleri, ekolojistlerin lobisinin gücü bir günlüğüne hali altına süpürülmüştü.


Bu son dakika manipülasyonları Versailles projesi başkanı François de Mazières’in gözünden kaçmamıştı. İnatla kamuoyuna kendi projelerinin Kültür ve Mimarlık Bakanlıkları tarafından onaylandığını hatırlattı. Paris valiliğini “korku taktikleri” kullanmak ile suçladı. Gonesse projesi başkanı Jean-Pierre Blazy ise oylamadan sonra kızgındı ve Fransız Tenis Federasyonunun “aristokratik ve elitist vizyon” içinde, geleceği düşünmeden karar aldığını belirtti. Marne-la-Vallée başkanı ise Paris’in problemlerinin son bulmayacağını söyledi.


Şimdi geriye bakıldığında, Roland Garros’ta olanlar kaybeden projelerin başkanlarının dediklerini doğruluyor.


Büyütülme ve yenilemenin bitiş tarihi olarak gösterilen 2015 geldi ve çattı, hiçbir şey yapılmadı. Ekolojistler dava açmışlardı, Roland Garros etrafında oturan Auteuil sakinleri ne ışık konulmasına izin vermişlerdi ne de yeni inşaatların başlanmasına. Hemen yandaki sera bahçelerinin hasara uğrayacağına inanan bazı politikacılar engel üstüne engel çıkardılar. Ama bütün bunların olacağı biliniyordu. Kendi düşen ağlamaz demez miyiz hep?


Fransız Tenis Federasyonu yavaş yavaş bu engelleri aşmaya çalışırken proje gecikti. Bir ara 2018’de biteceği söylendi. Sonra 2019 dendi. Şimdi ise, geçen hafta Roland Garros turnuva direktörü Guy Forget’nin dediğine göre Chatrier’nin üstünün kapanması ve diğer tüm yenilemelerin bitmesi 2020 senesini bulacak. Duyanlar buna bile pek inanmadı. Öte yandan diğer 3 Majör aldılar başlarını gidiyorlar. O zamana kadar Amerika Açık’ın en az iki kortu kapanmış olacak. Zaten alan olarak Roland Garros’un üç katından daha büyük. Keza Avusturalya Açık. Bu ikisinin yarısı alana sahip Wimbledon’da bile Centre Court’un üstü kapanabiliyor ve alan olarak Roland Garros’tan çok daha geniş. Ayrıca 2020’den evvel bir kortun daha üstü kapanacak. Roland Garros bu turnuvalara nazaran orta çağda yaşıyor desek abartmış olmayız. Hatta birçok ATP ve WTA turnuvalarının bile gerisinde teknoloji ve alan açısından (Indian Wells, Cincinnati, Toronto, Montréal, Shanghai sadece birkaç örnek).


Roland Garros’ta skandallar her sene büyüyor ve artık bu sene krizler ayyuka çıktı. Bir fiyasko üzerine diğeri yaşandı. Bu iki hafta boyunca olanları Tenis Dünyasının önümüzdeki çıkacak sayısında detayları ile anlatacağım, kaçırmamanızı tavsiye ederim. Ancak şu anda yazdığımı 2011’de turnuvanın olduğu yerde kalmasını savunan Paris valisi Bertrand Delanoë ile Fransız Tenis Federasyonu başkanı Jean Gachassin’in bugün kulağımıza komedi skeçleri gibi gelecek olan sözleri ile bitireyim.


Federasyon doğru karar aldı. Roland Garros Paris’te kalarak Grand Slam turnuvası seviyesini koruyabilecek.”

Cüretli, cesur, ve düşünülmüş bir seçim. Gelecekte parlamanın, herşeyi büyütmeye karşı koymanın garantisini veren bir seçim.”

2015 senesinden itibaren Roland Garros %60 daha fazla alan ile tenisseverleri, medyayı ve oyuncuları konuk edecek.”

5000 kişilik yeni bir stad, sera bahçelerinin diğer tarafında maçlara açılmış olacak.”


Bu sene ilk defa turnuva direktörü pozisyonunda görev yapan ve kibarlılığı ile tanınan Guy Forget’ye kolay gelsin!