Öncelikle Annemin vefatı dolayısıyla varlıklarını bizlere hissettiren herkese teşekkür ederim. Sağolunuz.

İzleyebildiğim kadarıyla çok uzun yıllardır rastlamadığımız bir turnuva oldu. Hem kadınlarda hem erkeklerdeki sürprizler bu güzel sporun geleceği için fevkalade sevindiriciydi. Kadınlarda hem Williams hem Azarenka devrilince oyun yapısında yüksek bir sürekliliği olan Na Li gibi bir raketin yolu açılmış oldu. O da kendisine adeta altın tepside ikram edilen kupayı geri çevirmedi. Ne Bouchard, ne de yıllardır ikinci sınıf bir tenisçi olmaktan kendisini bir türlü soyutlayamayan ama bu turnuvada finale kadar önce Şarapova, sonra da Radwanska’yı yenerek adeta kendini aşan Cibulkova, onunla rekabet edebilecek vasıfta değiller... Zaten şampiyonluğa giden yolda rakiplerine sadece tek bir set veren Çinli hem sağlam fiziği, hem aklı hem de çok yönlü oyunuyla izleyicilere de zevk veriyor.

Erkeklerde ise İsviçre’nin ezeli 2 numarası Wawrinka kendine yapışmış bu yaftadan kurtularak alnının teriyle şampiyonluğa ulaştı. Kolay değil böyle bir turnuvada dünyanın hem birinci (Nadal) hem ikinci (Djokovic) hem yedinci (Berdych) sırasındaki rakiplerini yenmek. Sol kolunda ünlü yazar-düşünür Samuel Beckett’in aşağıdaki sözleri dövmelenmiş birinden beklenilmeyecek bir başarı değildi: “Hep denedin, hep yenildin. Olsun. Gene dene, gene yenil. Daha iyi yenil...”

Wawrinka bir yıldan az bir süreden (Nisan 2013) beri İsveçli şampiyonlardan Magnus Norman’ın koçluğunda çalışıyor. Ona çok şey borçlu olduğunu itiraf edecek kadar da açıksözlü bir yapıya sahip. Final maçında hakeme çıkışmasında da haklıydı (hakem Nadal’ın aldığı molanın sebebini ve saatini kendisine söylemeliydi. Bunu yapmadığı gibi molayı da olması gerekenden 2-3 dakika geç başlattı.

“Stan-the-man” tüm turnuva boyunca çok akıllı taktiklerle oynadı. Djokovic ile Berdych karşısında nekadar sağlamcı oynadıysa Nadal karşısında tam tersine direk puan alıcı vuruşlara döndü. Her-ne-kadar İspanyol Boğasının ani bir sakatlığı olduysa da bu onun başarısını hiçbir şekilde gölgeleyemez.   Ancak tartışmaya açmak istediğim bir konu var. Nadal bundan önce birkaç konuda suçlanmıştı. Doping olayını ben bir çamur atılma olarak benimsiyor ve burada hiç değinmiyorum. Geri kalanlar ise :

1) Bilhassa servis kendisindeyken zamanı fazlasıyla geçirmesi ve kurallara uymaması;

2) Kritik maçlarda koçu olan amcası Tony’den sürekli taktik alması;

3) Ve şimdi sakatlık molası alması. Sizce tüm kariyeri sayısız başarı dolu olan, tenisin zirvesinde ve dünya sporunun başlıca büyükelçilerinden biri olarak addedilen bir şampiyonun bir final maçında sakatlık veya bahanesiyle mola alması ve rakibinin tüm konsantrasyonunu ve dengesini sarstıktan sonra geri gelip maçı çevirmeye çalışması etik olarak doğru mudur ?  Maalesef bu yöntemi kendilerine adeta bir yaşam felsefesi yapmış Azarenka efsafında oyuncular da var. Genellikle alacağınız yanıt “sakatlık ta olsa maçtan çekilmek yerine rakibimize duyduğumuz saygıdan dolayı oynamaya devam ediyoruz. Rakiplerimizin de maçı maç-puanından kazanma haklarını gözetiyoruz” ya da “yaptığımız tenis oyun kuralları içerisindedir” olacaktır.  Hadi buyrun bakalım. Fikirlerinizi merak ediyorum.

Wawrinka bu şampiyonluğu ile Nadal ile Djokovic’in ardından üçüncü sıraya yükselirken Federer sekizinciliğe düşüyor. Ancak Federer  bu turnuvadaki formunu sürdürse bile tekrar üst basamaklara tırmanması epey zor. Zira rakipleri hemen her hafta oynarken o seçme turnuvaları oynuyor. Bunların da hepsinde başarılı olması lazım ki yukarılara çıkabilsin.

Şimdi ne mi olacak? Öncelikle “ağır abilerin” arasına bir türlü giremeyen gençlere güven gelecek. Dimitrov, Raonic, Janowicz, Gulbis gibi raketler yıl boyu bir çok sürprize imza atacaklar. Erkek tenisi daha zevkli bir hale gelecek. Değişik ülkelerden yıldızlar çıktıkça spor sanayi daha da gelişecek. Seyirci artacak. Seyirci arttıkça işin içine daha fazla para girmeye, sponsorlar artmaya başlayacak.

Kadınlarda ise çekişme arttıkça artık sıkıcı bile olmayan tenislerinin inşallah kalitesi artacak. Sahanın ön yarısının da oyuna dahil olduğunu ve vole vurmasını öğrenecekler. Hoşcakalınız.