Önceliği yine kadınlara vereceğim. Zira tek kadınlar şampiyonu Çekyalı Krejcikova, partneri Siniakova ile birlikte çift kadınlarda da şampiyon oldu. Rakipleri geçen yılın tekler şampiyonu 20 yaşındaki Polonyalı Swiatek ile 36’lık ABD’li Mattek-Sands karşısında 6-4, 6-2’lik setlerle net bir galibiyet aldılar. İkili 2013’te junior çiftleri kazanmıştı. Ardından 2018’de yine birlikte önce Roland Garros sonra da Wimbledon çift kadınları almışlardı. Şimdi de hem tekleri hem de tekrardan çiftleri aldı. Eh geriye bir tek karışık çiftler kaldı. O da seneye inşallah!

Bu arada Jünyor Kızları da bir Çekyalı, Noskova kazandı. Rus rakibi Andreeva’yı 7-6, 6-3 yendi. Jünyor erkekler finalini Fransızlar aralarında oynadılar. Van Assche kupayı kaldırdı.
Çift erkeklerde ise Herbert-Mahut tandemi şampiyon olarak Fransızların açlığını giderdiler. Karışık çiftlerde şampiyon olan Krawczyk ise ABD’lilere bir nebze olsun merhem olmuştur! Jünyorlarda çift erkekleri teklerde final oynayan Fransız Arthur Fils, Giovanni Mpetshi Perricard ile birlikte kazandı. Gençlerde çift kadınları ise Filipin-Rus çifti kazandı. Tekerlekli Sandalyede kadınları efsane Hollandalı Diede De Groot, erkekleri ise İngiliz Hewett aldı.
----------------------------------------------------
Erkeler finali başlar başlamaz Yunan raket Tsitsipas öyle bir oyun ortaya koydu ki dünya 1 Numarası ancak bir buçuk set dayanabildi. Sonrası onun için zevahiri kurtarmak için yapılan geçici müdahalelerdi. Ben Djokovic’in yenildiği birçok maçı izlemişimdir. Ancak bu denli biçare kaldığını hiç görmedim. Önce Musetti, sonra Berrettini ve en son da Nadal ile oynadığı maçlar anlaşılan onu bile tüketmişe benziyordu... İkinci setin sonuyla, üçüncü setin ilk başlarında üç adım ötesindeki topa erişmeye bile çalışmıyordu!

Komşu Çocuğu gerçekten mükemmel oynadı. Rakibinin oyuna girmesine hiç olanak bile tanımadı. Sürekli üzerine atak yaptı, baskı uyguladı. Savunmadan hücum puanına geçebilen Sırp raket buna teşebbüs bile edemedi zira Tsitsipas onun basit hata yapmasına bile olanak tanımadı. Puanlarının çoğunu puan alıcı nokta atışlarla kazandı.

Ama Nole herkese her an küllerinden doğabileceğine dair bir intiba vermiş anlaşılan. Zira çoğu izleyici bu denli farklı performanslar karşısında bile ondan umutlarını kesmiyordu. O da gerçekten onları haksız çıkarmadı. Eşitlikle başlayan üçüncü sette ne olduysa birdenbire o bitkin ve tükenik adam gitmiş, Nole o adamın yerini almıştı. Umutsuzca çırpınmaya başlayan ise Tsitsipas’tı. Nole rakibini kırarak 4-1 öne geçti. Sonrasında da üçüncü setin sonu ve ardından dördüncü set çorap söküğü gibi geldi.

Durum 2-2 olunca maç baştan başlayacak sandık. Tsitsipas her ne kadar sonuna kadar maça asıldıysa da ancak tutunabildi zira Djokovic’in eline geçen olanağı bırakmak gibi bir niyeti hiç yoktu. Baştan sona önde götürdüğü son seti fazla sıkıntıya sokmadan alıp kupayı kaldırdı (6-7(6), 2-6, 6-3, 6-2, 6-4).

Bilhassa yakın geçmişte yaptığı münasebetsizliklerle haklı olarak onu sevmeyen herhalde seveninden epey fazladır. Ama tenis dünyasının en başarılı raketi uzun bir süredir Novak Djokovic’tir. Bu bugün bir kez daha tescilledi. Buna da şapka çıkarmak gerek. Helal olsun.
-------------------------------------
Bizler ise yine “nal topluyoruz”. Esasen nal bile toplamıyoruz çünkü orada bile değiliz. Bunu okumaktan belki bıktınız ama ben yazmaktan bıkmayacağım. Milletin gözünü, öyle ortaya çıkıp “Dünyada en fazla uluslararası turnuva düzenleyen ülkeyiz” beyanatlarıyla boyayamazsınız. Çok turnuva olabilir de… Başarı nerede diye sorulursa ne yanıt verebilirsiniz ki? “Sıfır” diyebilecek medeni cesaretiniz var mı? Sizin çok turnuvalarınız sadece ve sadece yabancı tenisçilere yarıyor. Bir de otellere. Ama sizler ne Turizm Bakanlığı'nda çalışıyorsunuz ne de başka bir ülkenin sporunda yöneticisiniz! Sizler Türkiye Tenis Federasyonu'nda görevlisiniz. Bilmem yanılıyor muyum… Bilmem anlatabiliyor muyum?

Esenlik dolu bir yeni hafta dilerim.