Yarı finalistler belli oldu. Bir yanda Djokovic ile Federer. Diğer yanda Murray ile Raonic. Her iki maç da ilginç. Ancak kesin bir olgu var ki, ilki çok çekişmeli geçecek. Zira bu iki adam birbirlerini daha iyi olmak için adeta motive ediyorlar. Biliyorlar ki diğerinden daha iyi olmazlarsa hiç şansları yok. Federer kazanırsa "tarih baştan yazılabilir mi" sorusu gündeme sık sık gelecek.

 

Murray ile Raonic arasındaki karşılaşma ise kendilerini ispat açısından önemli. Murray, muhteşem üçlü (Federer, Djokovic ve hala Nadal) arasında anılması gerektiğini, Raonic de ağır-abileri arasına girmeye en büyük aday olduğunu göstermeye çalışacaktır.

 

Djokovic'i yenmek için silahlarınızın ondan daha iyi olması gerek. Bunu Federer, Londra'da ATP Dünya Turu Finalleri grup maçında göstermişti (sonra tekrarlayamadı). Çeyrekte Gilles Simon da işte bu nedenle ona beş sette kaybetti. Zira maçı beraberliğe getirdiği dördüncü set sonunda fiziken tükenmişken, rakibi iyi bir gününde olmamakla birlikte karar setinde "ace" atıyordu.

 

Kadınlarda Azarenka, Alman Kerber karşısında yeniden yazmak için çıktığı tarihin tozlu sayfalarına gömüldü. Zira Kerber'in galibiyetini görecek tüm tenisçiler onu örnek alacaktır. Azarenka çapında bir raket rakibin solaklığına çaresiz kalmamalı. Topu yerden kalkar kalkmaz erken karşılayan rakibine karşı, Kerber hep uzun-derin toplarla hücum edip onun bu avantajını yok etti. Mütevazi Alman, burnu büyük (!) rakibine karşı, agresif oyununu geriye düştüğü ikinci sette bile sabırla sürdürünce sahadan galibiyetle ve (bence) turnuvanın en büyük sürprizini yaparak ayrıldı.

 

Şimdi Serena Williams, Polonyalı Radwanska karşısında. Eğer Serena hassas iç dünyasını aşmış olarak sahaya çıkarsa maç çok kısa sürer. ABD'li raket Pazartesi günü Sharapova karşısında beklenilenden uzaktı. Adeta kırılgan bir görüntü verdi. Ama bu durumda bile çok üstün. Zaten burada rakipleri de yok. Erkenden elendiler, "Buyur gel, elini kolunu sallayarak şampiyon ol" dediler. Gerçi buna gereksinimi de yok ya bu kadının!

 

Sharapova ise Serena'ya karşı bir kez daha kaybettiyse nedenini sadece kendinde aramalı. Maçın başında topu sadece sahada tutarak neredeyse 3-0 öne geçiyordu. Williams'ın servisi tutmuyor ve hani neredeyse tüm vuruşlarında çok basit hatalar yapıp güzel güzel kendi kendini yeniyordu! Sonra ne olduysa Rus kendini çok mu üstün hissetti nedir, topu riske etmeye, sağa sola vurmaya ve puanları kendi almaya çalıştı. Uyuyan devi uyandırdı. Sonrasını biliyorsunuz. Peş peşe 15 oyun aldı Serena.

 

İngilizler için muhteşem bir turnuva oluyor. Murray kardeşlerin biri teklerde yarı finalde diğeri de çiftlerde şimdilik çeyrek finalde. Anneleri Judy Murray'nin keyfine diyecek yok. Oğullarına ilaveten,  kadınlarda da Fed Cup koçluğu yaptığı Britanya'nın oyuncusu yarı finalde. Evet neredeyse yarım asra yaklaşan bir süre sonra bir İngiliz kadın, bir slam turnuvasında yarı finalde. Johanna Konta. Hem de ne İngiliz!


Ana-baba Macar, doğum yeri Avustralya, oturduğu yerlerin biri İspanya (Gijon)... 2012'de İngiliz vatandaşı olmuş. Fevkalade alçak gönüllü olduğu söyleniyor. Sempatik de. Sakin ve topa hükmedebiliyor. Çinli rakibine karşı çok üstün olmakla birlikte maç fena halde sıktı. Sanki bir Grand Slam maçı değil de ITF ya da gençler maçı izliyoruz teması verdi. Konta şimdi Kerber karşısına çıkacak. İbre şüphesiz Alman'dan yana.


Hoş kalın.