Ben yazılarımda genellikle ezdi, parçaladı gibi sıfatlar kullanmam ama
bugün kadınların ilk çeyrek-finalinin sonunda Sharapova kendine “bana ne
çarptı?” diye sorsa hiç şaşırmazdım! Muguruza maçın başından itibaren öyle bir
oyun oynadı ki yılların şampiyonunu 1’10 dakikada 62,61’lik bir skorla
Paris’ten uğurladı. Böyle bir skorun sonunda zaten oyunun irdelemesini yapmak
abes.
İkinci çeyrek-final ise beklentilerimizi karşıladı. Güncel 1 numara Rumen
Halep ile selefi Alman Kerber arasında mücadele son set hariç tam dişediş oldu.
İlkini 7-6 Alman aldı. Rumen 6-3’le eşitledi.
3. setin başlarında Halep rakibini hemen kırmasına rağmen Alman Panzeri
hep geri geldi. Ama sonra Dünya 1 numarası vites değiştirdi ve rakibinde
uzaklaşmaya başladı. Anlaşılan Halep’in üstün oyunu Kerber’e maçı kafasında
kaybettirmişti. Sürekli basit-hatalarla göz açıp kapayana kadar önce 4-1, sonra
da 5-2 oldu ve 6-2 bitti.
Halep’in oyununu tutturması için illa geri düşmesi gerekiyor. Bakın
maçlarına illa önce taraftarlarını endişeye sevkedecek sonra da rahatlatacak ! Şimdiye
kadar hiçbir grand-slam şampiyonluğu yok. Halbuki çalışkanlığı, yeteneği ve iyi
niyeti ile bunu fazlasıyla hakediyor. Amma işte salt bunlarla olmuyor. Kafasında
da kazanması gerek. Önündeki rakipler öne geçince ona geri-dönme olanağı
vermeyebilirler. Zaten yolu inanılmaz zorlu. İlk yol ayırımında Kerber’i geçti.
Şimdi karşısında Muguruza var. Sonra da Stephens-Keys galibi. Bunları kort
kenarından izlemeyi gerçekten çok isterdim. Ama sevgili doktorum aziz dostum
Azmi Hamzaoğlu sırtımda bir delik açmaya karar verince zorunlu bir ev hapsine
çekildim. Şimdi o gidiyor ben kaldım. Haksızlık bu!
Yarın kadınlar yarı-finali var. 2002 yılındaki Serena Williams ile Jennifer
Capriati maçından beri ilk kez iki ABD’li yarı-finalde. O tarihte Serena önce
Capriati’yi sonra da ablası Venus’u yenip ilk Roland Garros şampiyonluğunu ilan
etmişti. Yarınki yarı-final başka bir gerçeği daha ortaya koyuyor…Finalde %100
bir ABD’li olacak !
Stephens 25 yaşında ve 10. seri-başı iken rakibi Monica Keys 23’ünü
sürdürüyor ve 13. seri-başı. Aralarındaki iki mücadeleden de Stephens galip
çıkmış. Tenis camiası içinde de çok yakın dostlar. Böyle bir rekabet ortamı
içerisinde dostluklar maalesef pek camia dışına çıkamıyor.
Nadal ile Schwartzman arasındaki maçın ilk puanından itibaren uzuuun
bir maça tanık olacağımız belli oldu. Her ne kadar aralarındaki tüm 5
mücadeleyi de İspanyol kazandıysa ve rakibine oynadıkları 3 toprak kort maçında
tek bir set bile vermediyse de Arjantinli kendisini hep geliştirdi ve
geliştiriyor.
Arjantinli
daha ilk puandan itibaren atak bir oyun benimsedi. Topu erken alıp rakibinin
planlama yapmasını önledi ki bu Nadal’ın en nefret ettiği şey. İspanyol’un
oyunu her şeyin kendi kontrolü altında cereyan etmesi üzerine kurulu. Aksine bir
durumda o müthiş çark aksamaya başlıyor. Yorumcu sürekli “Nadal’ın nesi var” deyip
durdu ama onun algılayamadığı Nadal’ın bir şeyi olmadığıydı. Sadece
karşısındaki rakip onu oynatmıyordu. Bu kadar basit!İlk set bu düzen üzerine kurulu olarak hep baskı altında 6-4
Schwartzman’ın oldu. İkinci sette durum 3-2 Arjantinli lehine iken yağmur
nedeniyle ara verildi ama buraya kadar İspanyol Boğasının tüm servislerini
kırdı minik dev. Yani öne farkı arttırmak için servis atacak. Verilen ara da
Arjantinlinin lehine. Ne olsa fitness dendiğinde Toprağın Kralı’nın üzerine
çıkacak pek tenisci yok. Ancak verilen ara sonrasında Nadal 5-3 öne geçti. Ve
yine yağmur bindirdi… Devamı yarına!
Hazır yorumculara değinmişken eski şampiyonları bu konumda görmek
fevkalade. Ama bilhassa kadınlarda Evert gibi şartlanmış ve kıskançlığa kadar
varan ifadeler çok çiğ kaçıyor. İlla tarafsız olmalarına da gerek yok.
İnsanoğlu bu doğal olarak bir yanı tutacak. Ama bunu sinsice yapmak utanmazlık!
Hoşkalın.