Carlos Alcaraz 18 yaşında Murcia doğumlu bir İspanyol tenisçi. Carlos’un doğduğu yıl “Fransa Açık”ta şampiyon olan, eski dünya 1 numarası “Sivrisinek” lakaplı Juan Carlos Ferrero onun koçluğunu yapıyor. 2018 Şubat’ında 1414’üncü sırada girdiği “ATP - Profesyonel Tenisçiler Birliği” sıralamasında, 3 yılda dünya 31’inciliğine yükseldi. Yakın geleceğin başlıca 1 numara adaylarından. Jünyor kariyerinde 30’larda dolaşırken profesyonelliğe geçiş yapmış.

Bu genç adam bugün dünya 7 numarası İtalyan Berrettini’ye kortu dar etti. Son sette kaybetti ama bizlere beş günün en güzel maçını izlettiler. İkisine de helal olsun.
Bu sporu seven, bu güzel ülkede yaşayan biri olarak, Alcaraz’ı izlerken resmen gıpta ediyorum. Acaba elin oğlu ne yapıyor da bir delikanlıyı üç yılda dünya sıralamasında ilk yirmi raket arasına sokabiliyor diye düşünceye dalıyorum?

Başarılı bir profesyonel tenisçi gelişimi için verilen ortalama süre 7 yıldır. Her bir karış toprağını sevdiğim güzel ülkemizde tenisin gelişimiyle sorumlu olan başkanlar ve yöneticilerinin çoğu epey uzun (galiba 15 yıldan kısa olmayan) bir süredir icraatın içindeler !

Herkes çok iyi niyetli. Bu süre zarfında İspanyol bir tüccarın tenis kampına destek oldular… Adam bizim gönderdiğimiz oyuncuları öyle bir konaklattı ki şirketi ve ailesi kurtuldu. Ama adam vefalıydı. 6 ayda bir ülkemize gelerek önüne geleni haşladı ve verdiği elektrikle her köşeden bir şampiyon çıktı! Tenise olan destek sadece bunlarla kalmadı. ITF ve ETA’nın toplantı ve kokteyllerine katıldılar… Anadolumuzun çeşitli köşelerinde tenis kulüpleri açtılar ve oralarda bu güzelim sporu geliştirmek ve yaymak için panayırlar düzenlediler… Akdeniz çanağındaki konaklama tesislerini desteklemek ve arzın üzerindeki tüm ülkelerden tenisçileri misafir etmek için 52 haftada 104 turnuva yaptılar. Federasyon tenisimizin gelişimi için daha da önemli atılımlara geçti: Ofislerde plastik kullanımından vazgeçildi. Kadınların yönetimde daha fazla yer almalarını sağlayacak adımlar attılar. Eskiden federasyonda birisi eski başkan olan tek bir hanım varken şimdi %100 artarak 2 hanım oldular.

Tüm bunların sonunda ülkemizin doğusundan aynı bir güneş gibi tenis yıldızları pıtrak vermeye başladığında vücudum bu denli mutluluğa dayanamayıp uyandırdı beni! Ne yazık ki rüyamda geçen şampiyon ve yıldızların hiç birisini isimlerini anımsayamıyorum. Yetmişime geldim… Bunuyor muyum acaba?

Hadi bu kadar hergelelik yeter… Gelelim Avustralya’da günü nasıl geçirdiğimize: Sıkı sürprizler oldu. Önce Svitolina elendi. Azarenka ona hiç şans tanımadı (60,62).

Ardından esas hanımlardan Osaka gitti. ABD’li Anisimova sabrıyla, sürekliliği ile adeta rakibinin forehand’inde maden bularak onu üç sette geçti.

Şimdiye kadar bir Grand Slam’de pek bir başarısını görmediğimiz atletik ve sempatik Fransız Monfils, bitkinliğini atamamış Şilili Garin’i de kolay altetti (76,61,62). Şimdi karşısında Djokovic’in çıkarılmasıyla fikstüre girebilen vatandaşı Kecmanovic var. Kecmanovic kendisine verilen şansı iyi kullandı ve İtalyan Sonego’yu da yenerek 4.tura kaldı.

Ama günün en sansasyonel skoru Avustralya’nın aykırı gençleri olan Kyrgios ve Kokkinakis’in çiftlerde dünya 1 numarası olan Mektic/Pavic çiftini set vermeden yenmeleridir. Bu maçı tenisseverler lütfen izlesin. Fevkalade vuruşlara sahne oldu.

Günün sonuna doğru İspanyol Boğası Nadal çıktı sahaya. Rakibi Rus Khachanov sakatlığından bu yana karşılaştığı en zorlu rakipti. Zorlu da oldu maç. Dört sete sürdü ama Nadal’ın zirveye dönüşüne şahit olduk.

Yarın için önereceğim maçlar:
Sviatek-Kasatkina, Rublev-Cilic ve Halep-Kovinic.

Hoşkalın.