Bu yıl Roland Garros kadınlar finalistleri ilk kez bir Grand Slam turnuvasında kürsüye çıkıyor olacaklar. İşin ilginç yanı bu saptamayı çeyrek finaller oynanırken yapabiliyor olmamız.

Serena Williams ve Maria Sharapova’nın olmadığı bir şampiyona hani bir halk deyişini anımsattı : “Koyunun olmadığı yerde keçiye Abdurrahman Çelebi derler”!
Tenisin üstatlarına göre ise kadın tenisinden enerji fışkırıyor! Esasen izlediğimiz maçları şöyle bir süzersek aklımıza takılan kalitede yüksek standartlı bir maçı pek anımsamıyorum. Doğal olarak çok güzel bazı puanlar oldu. Ama çoğunluk vasat mücadelelerdi. Hele bilhassa kadınlar fileye geldiklerinde çoğu oyuncu resmen acemilik örnekleri veriyor. Atılan bazı drop-shot'lara (kısa-toplar) ise neredeyse tribünlerden koşup yetişeceksiniz!
 
Burasıyla ilgili ilk yazılarımda seyirciden bahsetmiş destekledikleri oyuncuya gitmiş maçı geri getirirler demiştim. Bunun tam örneği ile Muguruza (İSP)-Mladenovic (FRA) mücadelesinde karşılaştık. Seyirci, geçen yılın şampiyonunu resmen çaresiz bıraktı. Kadın sahadan ağlayarak, adeta kaçtı.
Fransızlar yıllar sonra kadınlarda çeyrek-finale iki raket birden sokuyorlar. Bunlardan biri nezaketten ve tenis edebinden hiç nasibini alamamış varoş güzeli Cornet olacak diye üzülüyordum ama vatandaşı Garcia rakibinin tüm şirretliğine rağmen konsantrasyonunu bozmayarak üstün geldi. Bu maçta Cornet o denli çok (b.k) dedi ki vatandaşı Fransız yorumcu “Oyuncumuzun çok geniş bir tarımsal kültürü var!” dedi. Merak ediyorum eğer böyle bir davranış erkeklerde olsaydı hakem bu denli anlayışlı olur muydu?
 
Hakemlerin görevi garnizon komutanlığı ya da asayiş müdürlüğü değildir. 20-25 vuruş yapmış bir oyuncuyu servisini geciktiriyor diye cezalandıramazsınız. Bunu yaparsanız Batista-Agut gibi özü sözü doğru biri rakibinin uğradığı haksızlığa itiraz edip ağzınızın payını veriverir, rezil olursunuz. Hakemlik müessesinin başlıca vasfı anlayışlı olmaktır. 'Hodbinlik' görev-kapsamında yer almaz.
Şimdi çeyrek-finalde kadınlarda iki Fransız haricinde altı değişik ülkeden raketler var. Sırasıyla: Ostapenko (Letonya), Wozniacki (Danimarka), Mladenovic (Fransa), Bacsinszky (İsviçre), Svitolina (Ukrayna), Halep (Romanya), Garcia (Fransa), Pliskova (Çekya). Ne olacağını kestirebileni doğru akıl-hastahanesine götürüyorlar!

Erkeklerde ise ağır-abiler aralarına Avusturyalı Thiem’i de almış yolculuklarını sürdürüyorlar. Burada da iki İspanyol ve altı farklı ülkeden raket var. Avusturya, Sırbistan, İngiltere, Japonya, İsviçre Hırvatistan.

Salı günü maçlar bizim saatimizle 15:00’te kadınlar çeyrek-finalleri ile başlayıp erkeklerle sürüyor. 

Nadal vatandaşı Carreno-Busta önünde kesin favori. Thiem-Djokovic maçını kaçırmayın diyeceğim. Avusturyalı, ağır-abilerin hepsini yenmiş biri. Ama nasıl oluyorsa kritik ya da büyük turnuva maçlarında Nole hep onun çaresini buluyor. Bence de bu büyük şampiyon genç rakibini zorlanmadan geçecektir. Hoş vakit geçirmenizi dilerim.