Etiyopya'nın son imparatoru olan Haile Selassie (Ras Tafari Makonnen: Veliaht Tafari Makounnen)'yi tanrının dünyadaki yansıması olarak gören dinin ve bu dine bağlı olarak ortaya çıkmış olan inanış ve düşünce biçiminin adıdır. Marcus Garvey de bu dinin peygamberi olarak görülür. Buna karşın, ne Haile Selassie, ne de Marcus Garvey kendilerini bu dinle ilişkilendirmişlerdir. Bob Marley'nin de mensuplarından biri olduğu bu dinin kurucusu Leonard Howell olarak bilinir.


Mısır kökenli Ra dinlerinin Hıristiyanlık ve Yahudilik ile karışımından oluşan bir dindir. Musa'nın asıl yol gösterdiği kutsal kavimin siyahlar özellikle de Etiyopyalılar olduğunu savunur. Rastafaryanizm'de kutsal vadedilmiş topraklara siyon (bir anlamda cennet) denilmektedir. Rastafaryanlar kendi içlerinde birçok kola ayrıldıklarından değişik inanışlara ve jah kavramına sahip olabilirler.


Bu dinin ilahileri daha sonraları Jamaika'da reggae müziğine kaynaklık etmiştir.


Rasta'nın renkleri siyah, kırmızı, sarı ve yeşildir. Kırmızı, yeşil ve sarı renkleri Etiyopya bayrağı, siyah Afrika halkını temsil eder. Her bir rengin kendi anlamı vardır ve bunlar Rastafaryanlar için çok önemlidir. Sarı; tüm altın, mücevher ve hazineler içindir. Yeşil; insanların, üzerinde yürüdüğü dünyadır. Kırmızı ise siyah halkın dökülen kanıdır.


Çoğu Rasta, eski ahit'in kural koyduğu yiyeceğe uygun beslenir… Etin sınırlı türlerini tüketirler. Kabuklu deniz hayvanı ve domuz eti yemezler. Diğer bütün etlerden çekinirler. Nazirite yeminini kabul eden akımlardır. Alkol kullanımını genellikle zararlı olarak görürler ve sigara kullanımı da yasaktır. Aynı zamanda rastafari dininde vücudun toprağa tek parça girmesi gerektiğine inanılır.


Rastalar saçlarını taramaz ve kesmezler bu şekilde uzayan saçlar bir süre sonra Dreadlocks ismini alan bir saç modeline dönüşür. Rastalar bu şekilde Jah'ın uzun tırnaklarıyla bir gün onları yeryüzünden alıp Sion'a götüreceğine inanırlar. Günümüzde "dreadlock" olarak sıfatlandırılan saçlar trend haline gelmiştir ama çoğu Rastafari bu saçın stil olarak kullanılmasına karşıdır (wikipedia).


İşte dün toprağın kralı Rafael Nadal'ı iki kez kazandığı halde bir türlü sevemediği Wimbledon'dan ayıklayan 30'luk Dustin Brown bu saçlarını 1996 Ağustos'undan bu yana kesmemiş. Dünyanın 104 numarası olan bu sempatik raket Alman vatandaşı olmakla birlikte büyükannesi İngiliz. Babası Jamaikalı, annesi ise Alman.


2010 yılında İstanbul'a (TED Open) geldiğinde ATP müşahiti bana "…Bu çocuğa dikkat et. Tam bir şovmen ve iyi bir insan" demişti. İlk turda (maalesef wildcard'ımı harcadığım) İsviçreli Bastl'ı yenip ikinci turda Portekizli Sousa'ya yenilerek turnuvaya veda edince kendisini pek tanıma olanağı elde edememiştik. O günden bu yana pek de bir ses getirmedi. Ancak ki düne kadar.


Dünyada Nadal'a karşı yenilgisiz yegane raketlerden. Geçen yıl yine bir çim kort turnuvası olan Halle'de de İspanyol'u yenmişti. Şimdilik aralarındaki skor 2-0 Dustin lehine! "Benim için çok kolaydı zira yitirecek hiçbir şeyim yoktu!" dedi sahadan çıktığında.


Rakibini iyi etüt etmiş. Taktiği çok basitti. Nadal için biteviye rallilere girmek ve bunlarla ritmini bularak rakibini tüketmek çok önemlidir. Dolayısıyla karşısında tam bir "serseri mayın" bulunca İspanyol Boğası allak-bullak oldu. Eleme turundan gelen Jamaikalı (pardon Alman) vurdu geldi, vurdu geldi ve filede de fevkalade volelerle puanları bitirdi. Açıkcası Nadal karşısında bir ağzıyla kuş tutmadığı eksik kaldı… İkinci servisi bile 185km süratle tuttu. Saldırdıkça saldırdı. O saldırdıkça İspanyol çabaladı. O denli rakibinin üstüne vurup geldi ki, bir puanda şampiyonlar şampiyonu o ünlü forehand'ini bacağına çakıp az kalsın kendi kendini sakatlıyordu!


Dustin Brown istediklerini almaya başlayınca özgüveni pekişti. Tatmin olmaya başladı. Sakinleşti… Dinginliğini ve taktiğini sabırla sürdürerek (darısı Marsel'in başına demekten kendisini alamıyor insan) sahadan muzaffer ayrıldı (75, 36, 64, 64). Bu onun kariyerinin doruk noktasıydı.


Nadal ise kariyerinde ilk kez bir majör turnuvada "eleme turundan" gelen birine yenildi. Son dört sezondur dördüncü kez ilk 100 dışından gelen bir rakibe yeniliyordu.


Brown, şimdi 22 numaralı seribaşı Sırp Viktor Troicki ile oynayacak. 2014 yılında iki kez karşılaşmışlar. Toprakta Troicki, çime benzer halıda ise Brown kazanmış. Bakalım merakla izleyeceğiz.


Hoş kalınız.