İsviçreliler'in kapışmasından Wawrinka muzaffer çıktı. Federer'e mücadele etme olanağı bile tanımadan net bir galibiyet elde etti. Şimdi karşısında Jo-Wilfried Tsonga var. Aralarındaki istatistikler eşit. Paris'te izleyicileri arkasına alarak korta çıkacak Fransız tenisçi, daha ağır basmakla birlikte Wawrinka'nın da favori çıkmadığı her kritik maçı da lehine çevirebilmesini unutmayalım.
 
Tenisin 1 numarası Djokovic'in karşında "Toprağın Kralı" da dayanamadı. İlk sette müthiş bir mücadele verdi her iki oyuncu da. Sırp raket zor da olsa öne geçince (7-5) sarsılmaya meyilli özgüveni geri geldi ve izleyicilere neden zirvenin kendisinde olduğunu göstermeye başladı. 67 dakika süren ilk setten sonra diğerlerinin (6-3, 6-1) yarı zamanda (46 ve 33 dakika) bitmesi de bunu kanıtlıyor. Bu sonuçtan sonra Nadal, Tsonga'nın alacağı neticeye göre 10 ya da 11. sıraya düşecek. Ama Rafa Nadal geri geldi. Çıkışı sürecek. Bundan kimsenin şüphesi olmasın.
 
Djokovic'in yarı finaldeki rakibini belirleyecek diğer maçta ise İskoç Murray ile bir başka İspanyol Ferrer kapıştı. Bugüne kadar bilhassa toprakta yaptıkları maçlarda üstünlük hep İspanyol'undu. Ama Britanyalı bir saati aşkın süren ilk sette zorlansa da 7-6 ile ileri geçince rahatladı. İkinci seti kolayca aldı (6-2). Çoğunluğumuz bunun böyle sürmeyeceğini ve tenisin "ağır işcisi"nin bir noktadan sonra geri geleceğini düşünüyorduk. Oldu! Büyük bir çekişmeden sonra üçüncü seti 7-5'le aldı.
 
Anlaşılan evlilik müessesesi Murray'e sihirli değnek etkisi yapmış. Hani sokak tabiriyle tam bir "arıza" olan biri, bu denli olgunlaşmış olabilir mi? Dördüncü sette tam anlamıyla Ferrer'i ezdi geçti (6-1).

Djokovic, karşısında özgüveni tavan yapmış bir Murray bulacak. Her iki yarı finalin tüm oyuncuları geri oyununu seven, puanı bu şekilde dikte eden yapıdalar. Varyasyondan uzak fevkalade tekdüze maçlar izlemeye kendinizi hazır edin. İnşallah biri beni yanıltır. 
 
Kadınlarda ise Serena Williams emin adımlarla kürsüye doğru gidiyor. Errani'yi bir saatte saf dışı bıraktı. Bana göre yarı finale kalan diğer üç raket içerisinde ABD'li raketi zorlayacak yegane tenisçi Çek Safarova'dır. Diğerleri Williams'a iyi bir antrenman bile olamayacaktır. Serena böylece zorlanarak geldiği çeyrekten öteye güle oynaya gidecektir.
 
Spor ve tenis dünyasında alınan bazı kararlara hayret etmekten insan kendisini alamıyor. Dünya futbolu şaibe dolu olduğu söylenilen birini başkanlığa seçiyor. Adam üç gün sonra istifaya mecbur bırakılıyor. Cinsler arası eşitlikten bahsediliyor. Tenis hemen ondan yana taraf oluyor. Birilerinin oyunu beş set, diğeri üç set. Birileri oynuyor üç saat ortalamayla, diğerlerinin ortalaması bir buçuk. Sonra neymiş efendim eşitlik varmış… Ödül eşit bölüşülüyor. Nasıl bir eşitlikmiş bunun mantığını bari biri bana anlatabilse. Fazla da ses çıkarmaya gelmez. Maazallah kadın kısmının eline düşmeye görün. Baksanıza Murray'i bile süt dökmüş kediye çevirdiler!
 
Bu arada geçtiğimiz iki gün üst üste hatalara yol açan hakem Kader Nouni, ATP kontenjanından çıkarılmış bir hakemdir. 2012 Avustralya Açık esnasında Isner-Nalbandian maçında dört saatten sonra son set oynanırken şahin gözünü uygulamaya sokmayarak tenis tarihinin en büyük rezaletlerinden birine yol açmış Fransız hakemdir. Grand Slamler gibi ITF'e ait turnuvalarda genellikle (kadın) maçlarını yöneten WTA hakemidir. Dolayısıyla erkek maçlarında pek göremezsiniz. Burada hakem darlığından mı nedir, erkeklerde de arz-ı endam eyledi. Bence erkeklerin tenisi ona ağır geldi… Konuştuğum bazı dostlarım ise kendisinin ATP camiasında ve erkek oyuncular nezdinde kredisi olmadığından söz açtılar. Bilgilerinize.

Hoş kalınız.