Serena Williams şüphesiz tenis tarihinin en başarılı kadın sporcusu. Bu kadın diğerlerinden öyle üstün ki ne zaman bir maç yitirse sanki dünya çapında bir afet oluyor ! Birkaç hafta önce Romada herkesi sahadan sildi. Pariste de farklı bir sonuç beklenmezken umulmadık bir şekilde, hem de daha ikinci turda elendi.
Serenanın tam 17 adet grand-slam turnuva şampiyonluğu var. Yani dünyanın dört büyük turnuvası sayılan Avustralya, Roland Garros, Wimbledon ve Amerikayı tam 17 kez kazanmış. Bunların sadece ikisi Roland Garros. Üstelik kazandığı iki turnuva arasında tam 11 yıl ara var. İşte Roland Garrosu eşdeğerleri arasında özellikli yere koyan ve dünyanın en ilginç turnuvası olarak algılanması için bir neden daha.
Kanıtlar böyle ama bir başka gerçeği de itiraf etmeden geçersek Serena Williams adına çok büyük haksızlık etmiş oluruz. Serena Muguruza karşılaşması öyle bir maçtı ki ABDli raket için her şey kötü giderken İspanyol neredeyse düz yolda altın bulacaktı! Williams da yitirdiği maçı olgunlukla karşılayıp basın toplantısında
Olur böyle şeyler, şimdi daha fazla çalışmam gerekecek dedi ve geçti konunun üzerinden.
Erkeklerde ise Pariste bence şimdiye kadar karşılaşılan başlıca sürpriz Baby Federer olarak adlandırılan dünya sıralamasında 12. sırada olan Bulgar Dimitrovun Hırvat Ivo Karlovice yenilmesiydi. Ağır-abileri zorlayacak yeni gençler kategorisinin başlıca üyesiydi Dimitrov. Ama 35 yaşındaki yılların kurdu ve tenis dünyasının en etkili servislerinden 2.11lik dev cüsseli Karlovic kendinden 12 yıl küçük rakibinin tecrübesizliğinden azami istifade etti. Çaylak genç raket ne servisleri çıkarabildi, ne de rakibinin yerden kalkmayan 'slice' toplarına yanıt verebildi
Elendi gitti.
Umuyoruz bu sürprizler sürer. Ama bir umudum daha var ki o diğerinden çok daha önemli : İnşallah çıkacak yeni bir şampiyon (ya da finalist) bir kerelik bir başarının temsilcisi olmaz. Aranızda Gaston Gaudio ya da İva Majoliyi anımsayan var mı !?
Hoşkalınız.