Miami Masters’ın üzerine kara bulutlar çöktü. Daha turnuva başlamadan çekilen bol oldu.

Erkeklerde:
- Novak Djokovic bilek sakatlığıyla yerini Thiago Monteiro’ya bıraktı. 
- Andy Murray’in de bilek sakatlığıyla yerini Taylor Fritz aldı.
- Jo-Wilfried Tsonga’nın ilk çocuğunun doğumuyla yerini Yoshihito Nishioka aldı.
- Gaël Monfils yerini Konstantin Kravchuk’a bıraktı.
- Bernard Tomic çekildi ve yerine Mikhail Youzhny girdi.
- Nicolás Almagro’nun yerine Nikoloz Basilashvili girdi.
- Marcos Baghdatis  yerini Dustin Brown’a bıraktı.
- Richard Gasquet apandisit tanısıyla çekildi ve yerine Adam Pavlásek girdi.

Kadınlarda ise: 
-  Serena Williams dizinin durumunu öne sürerek yerini Wang Qiang’a bıraktı.
- Victoria Azarenka’nın yerini Mandy Minella
- Timea Bacsinszky’nin yerini Kateryna Bondarenko
- Petra Kvitová’nın yerini Carina Witthöft
- Sloane Stephens’ın yerini Jennifer Brady aldı.

Turnuva daha yeni başlamıştı ki  ağır toplarda yaprak dökümü başladı. Raonic, Thiem, Cilic, Dimitrov, Ramos, Cuevas, Verdasco, Kohlschreiber, Ferrer, Feliciano Lopez bunların en tanınmışları…

Indian Wells'in (Kızıderili Kuyuları) ardından gelen Miami her yıl böyle bir travma yaşamak zorunda. Zira peşpeşe haftalarda gelen büyük turnuvalar oyuncuları zorluyor. Hele daha bir hafta geçmeden 5 setlik Davis Kupası maçları ufukta gözükünce çoğu kendisini ülkesi için oynayacağı maçlara diri saklamak istiyor. Bir diğer neden de Miami sonrası artık toprak kort sezonuna ve Avrupa’ya yani bir başka kıtaya, iklime ve zemine geçiş. 

Miami’de kalan ağır toplardan Federer ve Wawrinka’nın da son turlara kalmadan yenildiğini görürseniz hiç şaşırmayın. Haşmetmeablarının bu turnuvayı oynuyor olması bile şaşırtıcı. Ama herkesi ters ayakla bırakmakta zaten onun üstüne yok! Nadal ise şüphesiz gidebileceğinin son noktasına kadar yol alacaktır. 

Zaten Miami’nin geçmişten gelen bir talihsizliği de var. Turnuva organize edilmeye başlandığı tarihten bu yana erkekler finali üç kez sekteye uğradı. 

2004’te Arjantinli Coria finalin ilk setinin sonuna doğru acıyla kıvranmaya başladı. Ona rağmen dördüncü sete kadar dayandı ama sonra sırt ağrısı nedeniyle maçı bıraktı. Böbrek taşı ameliyatı geçirdi.
 
1996 yılında Goran Ivaniseviç finalden hemen önce çekildi. Kötü bir geceden sonra boynu tutulmuştu.

1989 yılının Mart ayında ise efsane bir tenisci olan Avusturyalı Thomas Muster gece yarısına yakın biten yarı-finalde Yannick Noah’ı yendikten sonra otoparkta bıraktığı arabasına giderken sarhoş bir şoförün sürdüğü aracın altında kaldı. Her iki dizi feci hasar görmek bir yana tüm bağları da kopmuştu.

Toprağın esas kralı denilen Muster geçirdiği ameliyatlar sonrasında kendisine yapılan özel bir sandalye ile antrenmanlarını sürdürdü ve aynı yılın Eylül ayında profesyonel tenise geri dönmeyi başardı. 1996’da sıralamanın zirvesine oturmuştu. Hiç bir tenisçi onun topraktaki egemenliğine erişemedi. Pete Sampras bile onun birinciliğine itiraz edip konuyu ATP oturumuna götürdü. İddiası Muster’in bu sırayı sadece toprak kortlardan kazanmış olmasıydı. ATP, Muster’in birinciliğini onadı ve davayı reddettti. 

Tekerlekli sandalye ile dağa tırmandığı söylendiğinde hiç şaşırmadım. Fevkalâde sempatik ve dost canlısı adamı bir turnuvanın Reina’daki davetinin sabahın erken saatlerine yansıyan saatlerinde tırmanmış olduğu bayrak direğinden indirene kadar akla karayı seçmiştim…

Thomas altı saat sonra çıktığı üçüncülük maçını da kazanmıştı! 

Hoşkalınız.