# TED Open – İstanbul Challenger bitti. Tunuslu Malek Jaziri peş peşe iki yıl şampiyon oldu. Finalde geleceğin yıldızı olabilecek genç İtalyan’ı üç sette yendi. 

# Turnuvaya oyuncu kalitesi açısından beklenilenin altında bir katılım oldu. Gelen yıldız sayılabilir isimler ise birbiri ardına sakatlık yaşayıp çekildiler. Bir Challenger turnuvasında bu denli çekilme pek yaşanmaz. Yazık oldu.


Bugün başlayacak TEB İzmir Cup fikstürünü de göz önüne aldığımızda 75.000 dolar ve eş değeri challenger’lar artık tenis camiasını tatmin eden katılıma sahip olmuyorlar. Dolayısıyla bunun arttırılması yerinde olur. Zira 125 veya 150.000$ ödüllü challenger’ların oyuncu kalitesi epey yüksek. Bunun -hele kendi benliklerini bile zor idare edebilen kulüpler için- çok ama çok zor olduğunu da bilmiyor değilim. Dolayısıyla başta federasyon olmak üzere kamu idaresinin böyle turnuvalara olan katkıların ve sponsorlukların arttırılabilmesi için somut çalışmalar yapması gerekir. Ya da kulüplerin sair giderlerinin düşürülmesi bu konuda en azından onlara yardımcı olmaktır.

TED Open – İstanbul Challenger’ın en başarılı yanı 80 yıllık çınarın çeşitli yan etkinliklerle kendisine yakışan pozitif bir tanıtım yapıp gelir elde etmesi oldu.

Gelen oyuncuların sıralamalarının beklenilenden düşük olması bizim Marsel İlhan ile Cem İlkel’in organizatör hakkı (wild card) kullanılmadan ana tabloda yer almalarını sağladı. Dolayısıyla da iki oyuncumuz (toplamda 6) daha bu wild card’lar ile ana tabloda yer alabildiler.

Önce Cem İlkel turnuvaya şansıyla* katılan 1072. sıradaki bir Rus’a yenildi. Sonra da Muhammed Haylaz, Mert Naci Türker ve Anıl Yüksel ilk turda elendiler. Marsel İlhan ile Altuğ Çelikbilek ise çeyrekte turnuvaya veda ettiler.

# İzlediğim kadarıyla Altuğ Çelikbilek hasta olmasına rağmen aralarında en ümit vaat edendi. Hep yazıyorum. Yine yazacağım. Bu çocukları Futures turnuvalarından soyutlayın. Oralarda ileri gitmezler. Oralarda gelişenler sadece turistik tesislerdir.

İlk turda karşısına takım arkadaşı Muhammed Haylaz çıkan Altuğ ikinci turda da (öğrendiğimiz kadarıyla biraz özgüven sorunu yaşayan) bir Fransız’ı üç sette yendi. Fransız son sette 5-1 ilerideyken tenisçimiz oyuna geri döndü ve kazandı.

Bir sonraki maçı bir Mısırlıya karşıydı. 6-2, 6-4 yenildi. Hasta olmasa belki onu da kazanabilirdi. Umarım buradan yola çıkarak Altuğ ne dediğimi anlamıştır. 75.000 dolarlık bir “Challenger turnuvada” sadece 3 maç oynadı ve 17 puan kazandı. Oynadığı Futures’larda ise ilk turdan sıfır, ikinciden 1, çeyrekten 2, yarı finalden 6, finalist olsa 10, kazansa 18 puan alıyor. Hadi bakalım buyurun buradan yakın!


# Diğer oyunculara ise bir ağabey nasihati. Çoğunuz 75.000 dolarlık “Challenger” seviyesinde bile fiziken iki setlik oyuncularsınız. Tüm yeteneklerinize rağmen uzayan maçlarda yitirdiğiniz puanların çoğu fiziki yetersizlikten. Üçüncü seti kora kor oynayabilecek seviyede hiç değil. İki maç peşi sıra üç sette ise fevkalade zorlanır, 150.000$’lık Challenger’larda ya da Tour Event’lerde mahçup olursunuz. Bu fiziki yetersizliğinizi ivedilikle gidermenizi öneririm. Bunun adı da sadece güçlenmek değildir. Pazı şişirmek, vücut yapmakla tenis egzersizleri arasında çok fark vardır. Bunun için kendini geliştirmiş iyi bir kondisyoner gerekir. Yoksa Futures’larla gelir Futures’larla gidersiniz.

Hoşkalınız.

*Turnuvaya girenlerden biri son anda çekildiği için lucky-loser oldu