Bundan çok değil iki sene önce Kanada Tenisi diye bir şey söylense gülerdiniz. Şimdiki duruma bakınız. Erkeklerde Milos Raonic, (Nishikori ve Nadalı yenen) Kyrgiosu yenerek yarı-finale çıkıyor ve orada Federere kaybediyor. Tek-kadınlarda Eugenie Bouchard finalde kaybetti. Vacek Pospisil çift erkeklerde final oynuyor. Karışıklarda ise Daniel Nestor partneri Fransız Mladenovic ile finale çıkmak için mücadele veriyor. Yani her kategorinin finallerinde Kanadalılar var. Gelecek bir yazıda Kanada tenisine değineceğim.
Erkeklerde Raonic, Federere karşı ne denli etkisiz kaldıysa kadınlarda da Bouchard sanki bana buraya kadar gelmek yeter görüntüsü veriyordu. Bu kızcağızın müthiş bir özgüveni ve dinginliği var
Ödül seremonisinde Bugün sevginizi hak ettim mi bilemiyorum ifadesi onun bu genç yaşta eriştiği olgunluğu ve görgüsünü de kanıtlıyor. Ancak oyun içerisinde kendi kendisine taktik değiştirebilecek formasyona erişmesi lazım. Bu da ancak tecrübeyle gelişecek bir vasıf.
Dün Federer, Raonicin en büyük silahı olan servisini bir o kadar etkili yanıtlarla nasıl perişan ettiyse, Kvitova da Bouchardın önce tabanca gibi olan back-handine yüklendi. Orayı bozup sahayı açtıktan sonra çapraz toplarla forehandinden de pay almaya başladı.
Çift-el vuranların karşılaştıkları en büyük zorluk lifte ve yüksek gelen toplar. Eğer bunun önlemini almamış ve tek elle yanıt vermeyi benimseyememişseniz yapacak en ufak bir şeyiniz yok demektir. Aynı dün ve bugünkü Kanadalılar gibi boşlukta kalırsınız. Her iki maçta da gerek Federer ve gerek Kvitova pek fazla değil hiç zorlanmadılar.
Bouchardın ilk servisi gününde değildi. İkinci servisi ise pamuk gibi. Kvitova da bunu istediği doğrultuda sömürdü. Kısa ve yumuşak düşen servislere çapraz forehandler atarak ya tek vuruşta puan aldı, ya da rakibini saha dışından yanıt vermeye zorladı. Zaten ikinci set birinciden on dakika daha az, göz açıp kapayana kadar 22 dakikada bitti (63, 60).
Kvitova öyle bir günündeydi ki Bouchard ağzını açıp kuş tutsa onu yenemezdi. Şanslıydı demiyorum. Katiyen. Fevkalade iyi oynadı. Bouchard ise Avustralya ve Fransada yarı-final oynamıştı. Wimbledonda da gelip geçici bir tenisçi olmayacağını kanıtladı. Zaten bu kadının ödül peşinde koşmasına da gerek yok zira ailesi fevkalâde varlıklı. Bu husus da ona bu kurtlar sofrasında çok yardımcı olacaktır.
Şimdi sıra geldi erkekler finaline. Gönlüm her ikisinin de kazanmasını arzu ediyor. Federer kazanırsa büyük bir olasılıkla bir daha kimsenin kıramayacağı bir rekora imza atacak. Bence de hak ediyor !
Djokovic kazanırsa tüm hayal kırıklıklarının üzerine silgi çekecek ve Nadaldan 1 numarayı geri alacak. Ona fevkalâde iyi bir evlilik armağanı olacak. Kazanamazsa psikolojik olarak kendisini toparlayabilir mi acaba diye düşünüyorum. Geçen yıldan bu yana yitireceği altıncı grand-slam turnuvası ve dördüncü finali olacak.
Unutmayın (Pazar) bizim saatimizle 16:00da. İyi seyirler.