Tenisin Dünya Kupası olarak kabul edilen Davis Kupası finali dün başladı. Hırvatistan, Arjantin’i Zagreb Arena’da misafir ediyor. İlk iki maç oynandı. Onlara aşağıda değineceğim. 

 

Ancak öncelikle Davis Kupası’nın bağlı olduğu Uluslararası Tenis Federasyonu’na (ITF) değinmek istiyorum. Tenis camiasının en sevilmeyen kurumlarından biri olan ITF en hoşgörülü bakışla bile bu yakıştırmayı hak ediyor. Yıllardır neye yaradıklarını ortaya koyabilen tek bir tenisle ilgili insana rastlamadım. Yıllardır oyunculardan gelen serzenişlere aldırmadan Davis Kupasının formatını değiştirmediler. Şimdi Djokovic, Nadal hatta Federer gibi ağır abilerin su koyvermeye yakın olduklarını görünce alelacele kimseye danışmadan ortaya bazı teklifler attılar. Bunların başlıcası final maçının tarafsız bir sahada oynanması. Düşünün ki Slovenya ile Belçika, İstanbul’da final oynayacak! Eğer ortalıkta bir tane sponsor olursa, tribünlerde de 15 kişi bulursanız ben de kağıdı kalemi bırakmaya hazırım.

 

Sanki bu güzel kupanın formatında değişmesi gereken başka bir nokta yok. Yahu format baştan itibaren kokuşmuş. Kimse artık beş setlik maçlar oynamak istemiyor. Hele ki üç gün içerisinde. Düşünün ki bir ülkenin star raketi ülkesini şampiyon yapabilmek için üç günde üç tane beş setlik maça çıkacak. Ertesinde de bütün bir hafta da normal bir turnuva oynayacak. Hadi canım siz de!

 

Bakın bir kaç gün önce Djokovic bu konuda ne demiş: “Formatın değişmesi gerektiği kesindir. Şu an ki format bilhassa üst katmanlardaki yıldızlar için doğru çalışmıyor. Öncelikle takvimi yanlış. İstatistiklere bakarsanız gittikçe daha az sayıda star raket bu turnuvaya katılıyor. Davis Kupası son yıllarda çok prestij yitirdi. Aynı kadınların ki gibi iki gün içerisinde üç set üzerine maçlar oynanmalı. ITF, Davis Kupasının sahibi ama oyuncuların dileklerine hiç kulak asmıyorlar. Final için tarafsız saha teklifini öne atıyorlar. Buna katılan tek bir oyuncu bile bulamazsınız. Oyuncuların Davis Kupasında sevdikleri yegane unsur kendi izleyicileri önünde ülkelerini temsil edebilmektir. Unutmayın ki tenisteki yegane takım karşılaşması Davis Kupasıdır. Öyle bir formatı var ki oynayan oyuncular bile içinden çıkamıyor. Ne bir sistem var ne de onun nasıl çalıştığını bilenler. Onu kıymete bindiren yegane unsuru tarafsız sahaya çevirme teklifini tenisin yönetimi ile ilgili bir kurum ortaya atabiliyorsa vay halimize!” Bunları Djokovic söylüyorsa başkalarına söz kalmaz değil mi?

 

Evet finalin ilk maçı Hırvatistan’dan Marin Cilic ile Arjantin’den Federico Delbonis arasındaydı. Dünya 6 numarası Cilic, Davis Kupasının özelliğini bildiği için pek bir başarısı olmayan 41 numaradaki rakibini hiç hafife almadan yıldırım hızıyla maça başladı. Her iki rakette sanki servis çizgisine yapışmış gibi geri oyununu benimsemişti. File önüne hani neredeyse hiç gelmediler. Kısa top neredeyse hiç olmadı ve ilk iki set sonunda durum 2-0 Hırvatistan lehineydi. Sonra Delbonis oyununa biraz olsun değişiklik kattı ve rakibini sağa sola koşturmaya başlayınca işin rengi biraz olsun değişti ve durum 2-1 oldu.


Arjantinli hatırı sayılır sayıda izleyicisi ile coşmuş ve maç adeta bir futbol maçının şovuna kavuşmuştu. Üçüncü sette Arjantin göz açıp kapayana kadar durumu önce 3-0 sonra 5-1 yaptı ve seti de sonunda 6-1 aldı. Durum şimdi 2-2 olmuş ve genellikle hislerini belli etmeyen bir yapıya sahip Cilic’in yüzünde “bu maçı verdiği takdirde, şampiyonluğun epey uzakta kalacağının” paniği yerleşmişti. Davis Kupası azizliğini göstermiş daha ilk maçtan sonucu karar setine bırakmıştı. Cilic son set öncesi bir mola isteyip geri döndüğünde sanki biraz daha rahatlamıştı. 6-2 aldı aldı seti ve maçı 3-2 bitirdi.

 

Ardından Arjantinli Juan Martin del Potro ile tenis tarihinin en fazla “ace” atan raketi Hırvat Ivo Karlovic çıktı sahneye. 2.11’lik Karlovic, Davis Kupasında mücadele eden en yaşlı raketlerden biriydi. Ama ilk servisleri tam tutmadı ve “Tandil Kulesi” lakaplı del Potro onun ikinci servislerine yüklenerek maçı 3-1 kazandı (6-4, 6-7, 6-3, 7-5). Böylece ilk gün 1-1 beraberlikle tamamlandı. 

 

Cumartesi günü sadece çiftler maçı var. Çıkacak takımları ancak sahada görebileceğiz zira ekipleri bir saat öncesine kadar değiştirebilme hakkına sahipler. Bu maç büyük bir olasılıkla şampiyonunu belirleyecek. İki takımın da çiftlerdeki sıralamaları felaket. Hırvat Ivan Dodig en tecrübelileri. İzleyeceğiz...