Dün gece oynanılan
kadınlar yarı finalleri için yapabileceğim yegane yorum “bugüne
kadar izlediğim en yapay ve sıkıcı maçlar arasında ön
sıralarda yer alırlar”dır. Hele Keys-Vandeweghe maçını nasıl
sıkıcı olur diye ATP/WTA tenis üniversitesinde örnek
yapmalılar. Bu nedenle bir yazı yazmak da içimden gelmediği gibi
o saatlere kadar uyanık kaldığıma lanet ettim. Maçı canlı
izleyen kızım bile mesaj atmış : “Tribünlerde uyuyanlar var”
diye!
Bugün erkeklerin ilk
yarı finali var. Bunun da dünkü kadınlar maçları gibi
olacağından endişeliyim. Pablo Carreno Busta burada en
fazla üçüncü tur, Kevin Anderson ise çeyrek finalden öteye gidememiş.
Busta iyi de bir çift oyuncusu olması nedeniyle 2016’da burada
çiftler finalisti olmuş.
Anderson yarı finale
kadar gelirken yendikleri arasında ilk 20’den kimse yok. Diğeri
de ondan pek farklı değil ama yendikleri arasında Schwartzman ile
Shapovalov var. Buraya kadar da kimseye tek bir set bile vermemiş.
Rekabetlerinde 2-0
Anderson üstün. Bu arada ATP sıralamasında Carreno Busto 19. ve
Anderson 32. İlki klasmanda şimdiye kadar en yüksek 15.'liği görmüş,
diğeri ise 10. olmuş. Benim favorim İspanyol.
Bugün çift erkekler finali de oynanacak. İspanyol Marc/Feliciano Lopez ikilisi, Hollandalı Rojer ve Romen Tecau ile çekişecek. Her iki takım da bu kategorinin üstatlarından. İzlemenizi salık veririm.
Roger Federer,
Tandil Kulesi lakaplı Del Potro’ya yenildikten sonra durum
değerlendirmesi yaptı. İlginç ve değerli bulduğum için
sizlerle paylaşmak istedim. Bazı bölümlerini aktarıyorum.
“…Çok daha
iyisini yapabileceğimi biliyorum. Ancak maçta verdiğimiz kararlar,
benim servisim, onun returnleri ve bazı diğer faktörler bir türlü
yanımda değildi. O ise gerek olduğunda yapabileceğinin en
iyisini yaptı ve belki de ben de ona önemli puanlarda yardımcı
oldum!
…Çok zor bir
turnuvaydı. Çeyreğe kadar geldiğime memnunum. Hayal kırıklığım
yok zira çok iyi bir yıl geçirdim. Bugün maalesef benden daha iyi
biriyle karşılaştım.
Juan Martin benden
fazla hak etti. Yarı finalde olmamam gerektiğini açıkcası
hissetmiştim. Dürüstçe söyleyeyim, onun Rafa’yı yenebilme
şansı benden fazla. Şu andaki formum bu turnuvayı kazanabilmem
için yeterli değil.
Hazırlık ve turnuva
esnasındaki bazı etkenler performansımdaki bu düşüklüğü
yarattı. Bazı maçlarda kendinizden daha iyi birisi önünde
olduğunuzu ve kaybedebileceğinizi hissedersiniz. Bu yıl New
York’ta her maçıma çıkarken maalesef aynı hissi duydum.
Wimbledon ve Avustralya’da böyle hissetmiyordum. Dolayısıyla ne
kafa yapım, ne fiziki durumum, ne de oyunum bu etkenleri aşabilecek
mükemmellikte değildi. Ben voleleri file dibine vuran, smaçları
arka duvara saplayan biri değilim. Feciydi onlar. İyi olamadığım
için de turnuva dışında kalmayı hak ettim. Doğru olan gerçekleşti!
…Juan Martin bu gece
benden fazlasıyla iyiydi. Çok etkili vuruşlar yaptı, iyi servis
attı. Bu nedenle de kazanmayı hak etti.”
Bu adama neden
“GOAT” (Greatest of All Times – Tüm zamanların en iyisi)
dediklerini anlıyor musunuz? Hem bir insan hem de bir sporcu
olarak.
Hoş kalın.
Hamiş: Bu arada Petra
Kvitova ile Juan Martin Del Potro “6. Amerika Açık Sportmenlik
Ödülü”nün sahibi oldular. Bu ödül, davranışları ve
tutumlarıyla çocuklarla ve ebeveynleri sportmenliğe, dürüstlüğe
ve karşılıklı saygıya en fazla özendiren sporculara veriliyor.
Geçmişte bu ödülü alanlar arasında Roger Federer, Venus Williams, Li
Na, David Ferrer gibi oyuncular var.