Erkekler finaline en fazla ne etki eder diye soracak olursanız “İspanyol Boğası” Nadal’ın forehand’i derim. Tenis tarihinin en puan alıcı silahlarından biri olan bu forehand’i Nadal ne kadar çok vurabilirse şampiyon olma şansı o denli artar. Öbür yandan (Tilki) Djokovic bu silahı ne kadar az vurdurursa o zaman maç onun zaferiyle sonuçlanır.

Nadal kazanırsa son başarısızlıklarının uzun ince bir yolda karşılaşılabilecek herhangi bir kasis olduğu ortaya çıkacak, Roland Garros’u dokuz kez kazanan yegane tenisci olarak tarihe geçecek ve dünya sıralamasındaki birinciliğini perçinleyecektir.

Djokovic kazanırsa uzun bir süredir rakibine kaptırdığı dünya birinciliğine yeniden ulaşacak ve kariyerinde ilk kez bir grand-slam yapmış olacaktır. Zira onun kazanamadığı yegane grand slam turnuvası Roland-Garros. Hak etmedi de değil.

Nadal arka çizginin epey gerisinden o korkunç forehand’i ile oyunun hakimiyetini ele almak isteyecektir. Djokovic ise mümkün olduğu kadar sahaya girip puanları uzatmadan ve topları değişik yerlere plase ederek rakibinin dengesini bozmaya, onun kontrolü ele almasına olanak vermemeye çalışacaktır. Bundan önceki dört turnuvada da bunu yaptı ve hepsini kazandı. Bence “Tilki” yine kazanacaktır.

Bu maçtan sonra çift kadınlarda dünyanın birinci ve ikinci çiftleri Roland Garros finalinde karşılaşıyorlar. Umarım Eurosport bu maçı da bizlere izlettirir. Çinli Hsiyeh/Peng çifti İtalyan Errani/Vinci’ye karşı.

Bence dünyanın en güzel tenis turnuvalarından biri olan Roland-Garros’u bizlere izlettiren Eurosport ile saatlerce maçları ekrandan yorumlayan spikerlere teşekkür ederim. Bir de ufak öneri : Acaba UEFA sürekli dönen “No To Racism” reklamında bir Türk Aile babası olarak başka bir tipleme bulamadı mı ? Bu tür bir giyim tarzıyla sık sık karşılaşsak ta bu kıro ile özdeşleştirilmek hoşuma gitmiyor !

Wimbledon'da inşallah görüşmek üzere, sağlıcakla kalınız.