Tenisçiler yılın son grand-slam’i olan Amerika Açık’a (US Open) doğru yol almaya başladı. Önce Kanada’da Rogers Cup sonra da Cincinnati,  Amerika Açık öncesi raketlerin son akortlarını yaptıkları turnuvalar. Tenis kamuoyu tarafından bu denli merakla beklenen bir grand-slam uzun süredir olmamıştı. Zira hem erkeklerde hem kadınlarda belirsizlikler çok. Müşterek bahisçilere gün doğdu ! 
New-York’ta oynanacak turnuvayı betimlemek için gerekecek yegâne sıfat ‘kaos’tur. Bundan daha ‘cuk’ oturan bir kelime olamaz. Sanki bir insan sirki. Hakemler “Lütfen oturunuz” , “Lütfen sessiz olunuz” demekten bitap düşüp, sonlara doğru tribünleri yok  sayıyorlar. Gece yarısı başlayıp sabaha doğru biten maçlar da cabası. Ama burası New York… Kendi kendine bir dünya adeta. 24 saatte 48 saat yaşıyor. Kültürel çeşitliliğe yetişmek için enerjinizi sonuna kadar denemeye çalışıyorsunuz ama tüm kenti saran o korkunç devinim ve gürültü, içinizdeki tüm güdüleri adeta eritiyor. Ben burasını hiçbir zaman sevemedim ama garip bir saygı duyarım !
ABD’de tenis oynanıyor! Ama tenisçisi var mı derseniz hani bir Serena Williams’dan başka bir isim aklınıza gelmeyecektir. Onun için şimdi ev sahibi olarak bilhassa erkeklerde kendilerini hissettirmek zorundalar. Ama John Isner gibi isimlerle bu olmayacaktır. Bakalım kadınlardaki kıpırdanma erkeklerde de kendisini gösterecek mi?
Daha Rogers Cup yeni başlamışken kıymeti kendinden menkul birileri hemen dedikodulara başladılar. Federer “ABD Açık”ta başarılı olamazsa bırakacakmış!”. Birincisi, bu zat-ı muhteremlere sormak lazım acaba başarıyı neyle ölçüyorlar ? İkincisi de bu adam önce raket değiştirdi sonra da yılların şampiyonu  Stefan Edberg’i ekibine esin-kaynağı (mentor) olarak kattı. Tenisi bırakacak biri bu zahmetlere girer mi? Üstelik oyununu ve raketini kısa puanlar üzerine kurmuş, Wimbledon’un çiminde özgüvenini pekiştirmiş  ve ABD’nin sert zeminini hep sevmişken birileri çıkıp felaket tellâllığı yapıyorlar ! Tenisin her türlüsünü en iyi şekilde icra edebileceğini cümle aleme göstermiş birine bunca kin niyedir anlamıyorum. Federer Rogers Cup’ta nisbeten iyi bir kura çekti. Ama çeyrekte Cilic ona sıkıntı yaratabilir.
Toprağın Kralı Nadal için çıkarılan söylentiler ise yüz kızartıcı. Efendim kendisine verdiği her arada enerji depoluyor ve eskisinden daha iyi geri dönüyormuş. Onun için geçirdiği sakatlıklar hep birer bahaneymiş. Yahu bir insan sakatlığı bahane edip bıçak altına yatar ya da kariyerinin en iyi döneminde nereye varacağı belirsiz bir sonuç için nadasa yatıp onca parayı, prestiji ve sponsoru tehlikeye atar mı?  
Toronto + Cincinnati ve Amerika Açık, tenisseverlere Murray’in hala ‘ağır-abiler’ ya da ‘büyük-dörtlü’nün (Djokovic, Nadal, Federer, Murray) arasında yer alıp almayacağını gösterecek. Önce Kyrgios önünde sıkı bir sınav verecek. Sonrası olursa karşısına yarı-finalde çiçeği burnunda damat Djokovic geliyor!
Bu üç turnuva ayrıca genç yıldızların (bilhassa Raonic ve Dimitrov) kalıcı ya da süreklilikleri olup olmayacağını gösterecek. Örneğin kadınlarda hani neredeyse turnuva başlamadan şampiyon ilan edilen ev sahibesi Eugenie Bouchard daha ilk turda eleme turundan gelen 113. sıradaki bir Amerikalı kıza (Shelby Rogers) yenildi. Hem de skora bakın : 6-0, 2-6, 6-0.
Erkeklerde ilginç maçlar ise Murray-Kyrgios, Wawrinka-Fognini (bu ikili Eylül’de Davis Kupasında da karşılaşacaklar. Onun için buralarda alacakları sonuçlar uluslar arası karşılaşmayı da etkileyecektir), Roanic-Gulbis ve Cilic-Federer. Hoşkalınız.