Bu seneki Wimbledon’ın tarihteki yerinin çok farklı olacağı zaten baştan belliydi. Önce Wimbledon yönetimi geçtiğimiz aylarda aldığı bir kararla Rus ve Belaruslu oyunculara bu sene turnuvada yer verilmeyeceğini açıkladı. Gerekçe olarak örneğin Daniil Medvedev’in şampiyon olması durumunda kupayı turnuvanın hamisi olan Cambridge Düşesi Kate Middleton’ın verecek olması ve bu olası görüntünün Putin tarafından kullanılma ihtimali olarak gösterildi. Başta oyunculardan olmak üzere pekçok kesimden tepki çeken bu karar değişmeyince Daniil Medvedev, Andrey Rublev ve Aryna Sabalenka gibi ilk 10 oyuncuları Londra’ya gelemedi. Sürprizler bununla da sınırlı kalmadı. Arkasından bu karar üzerine dünya tenisini yöneten ATP ve WTA yönetimleri bu sene Wimbledon’dan tenisçilerin sıralama puanı alamayacaklarını açıkladı, bu da çok radikal bir karardı çünkü oyuncuların turnuvalardan alacakları puanlar belki de onlar için para ödüllerinden daha değerli ve sıralamalar puana göre belirleniyor. Bu iki karar, 2022 Wimbledon’ı tüm turnuva tarihi için de kesinlikle farklı bir yere koyacaktır. Pozitif tarafta ise artırılan para ödülleri var, bu sene oyunculara verilecek para ödülleri artırılarak tarihin en yüksek seviyesine getirildi. 2021 yılı ile kıyaslandığında para ödüllerinde yaklaşık %11 artış yapıldı.

Saha içine dönersek, dünyanın en prestijli tenis turnuvasını düzenleyen İngilizler şampiyon olarak bir adalıyı görmeyi çok istiyorlar ama bu istekleri Andy Murray dışında uzun yıllardır gerçekleşmiyor. Zaten başta futbol olmak üzere pek çok sporda, olimpiyatlarda Britanyalılar aynı kısırlığı yaşıyorlar. Bu sene de büyük umutlar bağlanan Andy Murray ve Emma Raducanu ikinci turda elendiler. Andy Murray’in geçirdiği ağır sakatlıklar performansını etkiliyor, onu hoş görebiliriz. Ancak geçen senenin Amerika Açık şampiyonu Emma Raducanu o günden sonra odağını çok fazla tenis dışına kaydırdı, bunun sonucunda da şu anda beklentilerin çok uzağında bulunuyor. Dördünü tur itibariyle teklerde erkeklerde Cameron Norrie dışında adadan oyuncu kalmadı. Koskoca Britanya Adası’ndan daha ilk hafta sonunda sadece bir tenisçi gerçekten çok kabul edilir sonuç değil.

Erkeklerde Novak Djokovic zaten turnuvanın olağan favorisi olarak bulunuyor. Daniil Medvedev’in Rus ambargosu yüzünden katılamadığı turnuvada, geçen seneki finalist Matteo Berrettini’nin de ilk hafta COVID-19 testi pozitif çıkınca ortada Djokovic’e problem çıkarabilecek çok fazla oyuncu kalmadı. İlk haftayı neredeyse hiç terlemeden bitiren Djokovic’in turnuvaya çeyrek finalde Carlos Alcaraz’ı yenen Jannik Sinner ile oynayacağı maçla başlayacağını söyleyebiliriz. Bu senenin Avustralya Açık ve Roland Garros şampiyonu Rafael Nadal çok sessiz ve derinden, kendisine de fazla hedef ve stres yüklemeden yoluna devam ediyor. İspanyol oyuncu eğer çeyrek finale kadar bir kaza yaşamazsa, ikinci haftadan itibaren çok daha fazla gaza basmaya başlayacaktır.

Bir başka ilginç maçta ise Nick Kyrgios, Stefanos Tsitsipas’ı adeta eğlene eğlene yendi. Maçtan sonraki basın toplantısında Kyrgios’u kendisini kortta küçümsemekle itham eden Yunanlı oyuncuya en güzel cevabı yine Kyrgios verdi: “Mayamız farklı, anlamaması çok normal!“. Özellikle babası ile girdiği diyaloglar, aldığı tuvalet molaları ile rakiplerinin ayarları ile oynamayı seven Tsitsipas bu sefer karşısında kendi ayarları ile oynayan dişli bir rakip bulunca maalesef bunu kaldıramadı.

Kadınlar Tablosu Sürprize Açık
Erkeklerde daha dördüncü turda durum çok açık, büyük bir sürpriz olmazsa Djokovic şampiyon olacak. Kadınlar tenisi ise çok daha keyifli çünkü burada önümüzde her zaman olduğu gibi sürprizlere çok açık bir tablo var. Sezonu domine eden Iga Swiatek cumartesi akşamı Alizé Cornet tarafından durduruldu ve turnuva dışı kaldı. Öncelikle bu çok normal ve geç kalmış bir sonuç çünkü Swiatek‘in oyunu başta servisi olmak üzere uzun zamandır kötü sinyaller veriyordu ve bu duruma bugüne kadar özellikle global medyada çok değinilmemesi ilginç bir durum. Polonyalı tenisçi maçlarda çok fazla inişler ve çıkışlar yaşıyor, tek fark bunları değerlendirecek olan bir rakibin henüz ortaya çıkmamış olmasıydı. Swiatek aslında en büyük sinyali Roland Garros’ta dördüncü tur maçında Q. Zheng karşısında vermişti. O maçta ilk seti kaybeden Swiatek, ikinci set başında Çinli oyuncunun sakatlanması ile maçı kazanabilmişti. Cumartesi akşamı ise sert bir oyuncu olan Alizé Cornet Polonyalı oyuncunun özellikle servis ve diğer oyun zaaflarını affetmedi. Neyse ki maçtan sonraki basın toplantısında Swiatek’in tüm bunların farkında olduğunu gördüm, tabii ki bu da güzel bir şey, Polonyalı tenisçi oyunundaki arızalı parçaların üzerinde fazlasıyla çalışacaktır.

Londra’ya formsuz gelen ama turnuvada form tutan Paula Badosa’nın rakibi 4.turda Simona Halep, bu maçı kazanan muhtemelen Amanda Anisimova ile oynayacak dolayısıyla tablonun bu tarafı oldukça hareketli. Tatjana Maria ve Jule Niemeier arasında sürpriz Alman çeyrek finali oynanacak. Bu maçın galibinin Ons Jabeur–Marie Bouzkova eşleşmesi galibi ile oynayacağını düşünürsek, Ons Jabeur buradan kariyerinin ilk grand slam finaline yürüyebilir. Buradan da bir Badosa veya Halep–Jabeur finalini öngörebiliriz. En önemlisi aynı Djokovic’in 2018’de yaptığı gibi Halep de verdiği belirli bir aranın ardından bu seneki Wimbledon’la beraber yeni bir zirve yürüyüşü başlatabilir.

Büyük Şampiyonlar
Serena Williams ve Andy Murray, Wimbledon’ın en ikonik isimleri arasında yer alıyorlar. İki oyuncu da bu sene ilk turlarda turnuvaya veda etti. Elendikleri maçların sonrasındaki basın toplantılarında iki oyuncuya da en çok emeklilik zamanı sorusu soruldu. Serena “bu maç bir son muydu“ sorusuna, “bence aslında bir başlangıçtı, iyi performans gösterdiğimi düşünüyorum ve devam edeceğim“ dedi. Andy Murray de benzer bir şekilde sakatlığına rağmen iyi mücadele ettiğini ve bunun kendisine gelecek için umut verdiğini söyledi. Dolayısıyla iki oyuncuyu da başta Wimbledon sonrası Amerika Açık’ta ve sonrasında gelecek sene turda oynarken görebileceğiz, bu sadece tenis değil, spor adına da çok güzel bir haber oldu.

İpek Öz ve Wimbledon
Bu sene kadınlarda Wimbledon’da bizim de bir oyuncumuz vardı, İpek Öz dünya sıralamasında hızla yükselip eleme turlardan itibaren Roland Garros’tan sonra Wimbledon’da da oynamaya hak kazandı. İpek ilk eleme turunda elenmesine rağmen çok iyi bir görüntü verdi. Turnuva havasını yaşaması ve burada kazandığı tecrübe çok önemli. Zemin olarak çim kortta da tecrübe kazandıktan sonra kısa zaman içinde İpek’i Londra’da artık ana tabloda görebileceğiz. Ayrıca junior tekler kategorisinde Ayşegül Mert de korta çıktı. Bu maçın tamamını seyrettim, kortta biraz durağan ve hareketsiz bir görüntü veren Ayşegül daha iyi bir gününde olsa daha farklı bir sonuç ortaya çıkabilirdi ama genç oyuncumuz 2-0’lık skorla Wimbledon’a veda etti. Erkeklerde ise sporcularımız Cem İlkel ve Altuğ Çelikbilek Londra’da eleme turlarında mücadele ettiler.