Daha önce 3 grand slam finalini kaybetmiş ve dördüncü final maçınıza çıkıyorsanız üstelik geçen seneki dramatik kayıptan sonra aynı turnuvada yine final oynayacaksanız, Sloane Stephens en istemeyeceğiniz rakiplerden biri olsa gerek. Halep cephesinden bakarsak maçtan önceki durum şu şekildeydi; 

1) Stephens çok iyi savunma yapabilen bir oyuncu. Karşıya gönderdiğiniz her top bir şekilde geri geliyor. Sadece savunma yapsa oyunun bir yerinde çözebilirsiniz ancak Amerikalı raket bu savunma oyununu oynarken hücuma da çok etkili çıkabiliyor, rallilerde birden yön değiştiriyor. Ayrıca savunulması mümkün olamayan özel vuruşlar da üretebiliyor. Bütün bunlara toprak kort faktörünü de eklersek rakibin yaratabileceği sıkıntının boyutu çok fazla oluyor.

2) Mental olarak da Stephens çok dengeli bir seviyede, maç içerisinde beden dili kendisi hakkında çok az ipucu veriyor, genellikle her koşulda çok sakin kalabilen bir yapısı var. 

Bu tablo karşısında Halep’in rakibine üstünlük sağlayabilmesi için; sabırlı ve agresif oynaması, agresif oynarken minimum seviyede basit hata yapması, duygusal yapısını ve geçen seneki finali mümkün olduğu kadar bir kenara koyarak  gerektiğinde oyuna karakter koyması gerekiyordu. 

Rumen tenişçi aslında ilk sette bunları yapmaya çalıştı ancak Stephens çok dengeli bir tenis oynayarak aldığı 1 servis kırma avantajı ile seti aldı. 2.set ise yine Halep’in hiç istemediği bir şekilde başladı ve setin başında Amerikalı raket 2-0 öne geçti. 

KARAKTER KOYDU
Halep’in bu noktadan sonra yaptığı en önemli hamle “Oyuna karakter koymaktı “. İkinci setin üçüncü oyununun başında verdiği mesaj şuydu : ”Şu ana kadar tüm geçmişte ne olduğu önemli değil, ben bugün grand slam şampiyonu olacağım.” Bu, Halep’in geçen sene ortaya koyamadığı ve maçın kırılma anlarında dengesinin bozulmasına engel olacak olan “karakter gösterisiydi“.  Bu noktadan sonra maçta mental ve oyun üstünlüğünü alarak Stephens’ı kademe kademe geri itti ve 2.seti 6-4 le aldı, üçüncü sette de 5-0 la tamamen maçın dışına attı. Amerikalı raketin aldığı oyun sadece bir bageli engelledi ve bu seti de 6-1 alan Halep ilk majör şampiyonluğuna ulaştı. 

Özellikle 2.setten sonra Halep basit hatalardan arındırılmış agresif tenisini çok iyi oynadı. 3.sette ise korta da daha fazla girip puanları kısaltmaya çalıştı. Zaten kendisini dünyanın 1 numarası yapan da maçların içerisinde belirli dönemlerde seviyeyi arttırıp oynadığı bu baskın oyun. Son dönemde bu seviyeye çıktığı zaman bu oyuna karşılık verebilecek rakibi çok fazla çıkmadı. Bu maçta da benzer bir senaryoyu izlemiş olduk. 

Bundan sonra ne olacak? Halep nihayet kapıları kapattı ve önemli bir eşiği atladı. Artık majör turnuvalarda daha etkili olmasını bekleyebiliriz. Rumen tenisçi henüz 26 yaşında ve önümüzdeki 5 sene içerisinde bir Justine Henin istatistiği yaratabilir.