Monte Carlo Masters, Rafael Nadal’ın şampiyonluğu ile sonuçlandı. Nadal bu turnuvada 11. şampiyonluğuna ulaşırken İspanyol raketin özellikle toprak korttaki üst düzey turnuvalarda kazandığı şampiyonluk sayıları doğal sınırları çoktan aşmış durumda. Eğer bu şekilde devam ederse Monte Carlo Masters’da 14-15 şampiyonluğu bulması mümkün görünüyor. 

Aslında turnuva başlangıcında kağıt üstünde Nadal’ı zorlayacak pek çok isim vardı. Djokoviç, Roanic, Cilic, Dimitrov, Nishikori, Goffin, Verdasco; genç isimlerden A. Zverev, D. Thiem, Rublev, Coric, iyi bir toprak kort oyuncusu Schwartzman gibi… Ancak bu isimlerin bazıları çeyrek final yolunda takıldılar, kalanları da Nadal zorlanmadan geçti. Sonuç olarak final maçı da dahil olmak üzere Nadal çok rahat bir tenis oynayarak şampiyonluğa ulaştı.

Novak Djokoviç 2010 yılı öncesinde yetenekli, zaman zaman büyük turnuva kazanan ama çok da ne yapacağı belli olmayan, Federer ve Nadal seviyesinin bir kademe altında bir tenisçiyken 2010’dan sonra yenilmez bir sporcuya dönüştü. Ancak Miami Open ve Monte Carlo’daki genel görüntüsü Djokoviç’in geçirdiği sakatlık sonrası en azından şimdilik 2010 öncesine döndüğünü gösteriyor. Monte Carlo’da da dinamik D. Thiem’e yenilerek 3. turda turnuvaya veda etti.

Çeyrek finallerde ise Nadal Thiem’e sadece iki oyun verdi. Dimitrov Goffin’i 2 sette geçti, Nadal’la eşleşti; A. Zverev Gasquet’i, Nishikori ise Marin Cilic’i 3 sette geçerek yarı finalde birbirlerinin rakibi oldular.

A. Zverev ise iyi başladığı maçları finalize edemiyor. Zverev adına Monte Carlo’da da Miami Open’a yakın bir senaryo gerçekleşti. Yarı finalde bir süredir üst düzey tenisten uzak kalan Nishikori karşısında ilk seti almasına rağmen ikinci setin ortalarından itibaren bozulan oyununu bir daha toparlayamadı ve maçı 2-1 kaybetti. Zverev ilk servislerini oyuna sokup, bunu hücum ağırlıklı bir strateji ile birleştirdiği zaman çok etkili oluyor. Ancak servisini kaybettiği anda savunma durumuna geçiyor ve oyun yapısı savunmaya uygun olmadığı için sıradan bir oyuncu haline geliyor. Nishikori karşısında da 2. setten itibaren %50’nin altına düşen ilk servis oranı kort hakimiyetini süratle Nishikori’ye teslim etti. A. Zverev özellikle majörler için oyun yapısı gereği maç içerisinde oyunu mutlaka ağırlıklı olarak domine etmek zorunda. Ve bu anlamda servis oyunları Zverev için çok kilit bir noktada bulunuyor.

Nadal’ın oyununa ayrı bir parantez açmak gerekiyor. Turda çok özel vuruşu olmayan ancak iyi savunma yaparak ve rakibini hataya zorlayarak sonuca giden oyuncular var. D. Thiem ise hem iyi bir savunma yapan ancak savunma oyununu özellikle kortun çaprazına yaptığı “açılı özel vuruşları“ ile çeşitlendiren bir oyuncu, dolayısıyla bu özelliği ile “savunma ağırlıklı“ oyuncuların 1-2 seviye üzerinde bulunuyor. Nadal ise hem iyi savunma yapıyor, hem Thiem gibi özel vuruşlar üretiyor ve bu vuruşları da çok fazla çeşitlendirip maça yayarak savunma oyunu ile birleştiriyor. Bu özellikleri de Nadal’ı Thiem’in bir seviye üzerinde konumluyor. Dolayısıyla maça yaydığı bu yıpratıcı oyunla başedebilmenin yolu, son zamanlarda Federer’in yaptığı gibi etkili servisler veya file önüne gelip puanları kısa kesebilmekten geçiyor. Aksi takdirde sadece oyun ve özellikle uzayan rallilerle maç genelinde Nadal’a üstünlük sağlamak çok zor. D. Thiem de bu anlamda çeyrek finalde maçın büyük bölümünde oyunların içine giremedi.

Nishikori ise hızlı ayakları, etkili geri çizgi oyunu ve olağanüstü sezgileri ile son yılların en önemli oyunculardan biri. Ayrıca özellikle uzayan oyun puanlarında özel vuruşlar üreterek rakiplerini çok zor durumlara düşürebiliyor. Ancak rakibi bu özelliklere fazlasıyla sahip olan Rafael Nadal olunca galibiyet için ek çözümler üretmek gerekiyor. Bu çözümler de gelmeyince Nishikori’nin tüm pozitif özellikleri aslında onun Nadal karşısında “doğal kaybeden“ olmasına yol açıyor. Final maçına kadar Nadal ve Nishikori’nin daha önce 11 kez karşı karşıya geldiğini ve bu maçlarda Nadal’ın 9-2 lik bir üstünlüğü olduğunu belirtmek gerekiyor. Finalde de benzer bir senaryo gerçekleşti, Nishikori’nin sakatlığının da negatif etkisiyle Nadal 6-3 ve 6-2 lik setlerle maçı 2-0 kazanarak bu turnuvadaki 11. şampiyonluğunu kazanmış oldu.

Bu sonuca karşın sakatlıktan yeni çıkmasına ve Nadal’a oranla hafta boyunca finale çok daha zorlu bir yoldan gelmesine rağmen final maçında 2 sette de zaman zaman ortaya koyduğu direnç ve pozitif oyun, Nishikori için gelecek adına olumlu gelişmeler olarak algılanmalı.