Bu sezon ile ilgili en büyük öngörüm; Federer, Nadal ve Djokovic’i en iyi performansları ile 2020’de son kez hep birlikte izleyeceğimiz dolayısıyla 2020 tenis sezonunun belki de bir devrin kapanacağı, tarihin en önemli sezonlarından biri olacağı yönündeydi. Bu tezimi destekleyecek rasyoneller ise şu şekildeydi: 2021’de 40 yaş sınırına gelen Federer’in belki de gelecek sezon sonundaki olası vedası, 35 yaşına gelecek Nadal’ın artık daha fazla fiziksel handikap yaşama ihtimali, 2021 sonrası muhteşem üçlüden sadece Djokovic’i ortada bırakacaktı, üç büyük yerine sadece Djokovic’in turda olması yeni jenerasyon için yepyeni kapılar anlamına geliyordu. 

Bir diğer rasyonel olarak genel tabloya baktığımızda; Dominic Thiem, Alexander Zverev, Daniil Medvedev ve Stefanos Tsitsipas’tan oluşan bir yeni jenerasyon favori oyuncu grubumuz var, bunların altında Berrettini, Shapovalov, Alex De Minaur, Rublev, Khachanov, Borna Coric, Edmund, Tiafoe, Auger Aliassime gibi 18-23 yaş arası genç oyuncular grubu bulunuyor. Bu grup belki henüz majör kazanacak gelişime sahip değil ama özellikle büyük turnuvalarda bulundukları tabloyu fazlasıyla karıştıracak ve şampiyonu belirleyecek potansiyelleri var. Üçüncü bir grup olarak da Grigor Dimitrov, Kei Nishikori, Raonic ve David Goffin gibi ara jenerasyon tenisçilere, Wawrinka ve Monfils gibi tecrübeli isimleri eklediğimiz zaman 2021 sezonu ile beraber erkekler tenisinin kadınlarda olduğu gibi “önceden tahmin edilemez“ çizgiye daha fazla yaklaşmaya başlayacağını söyleyebilirdik. 

Ancak Avustralya Açık’ın daha ilk haftası geride kalırken, 2020 sezonunun son 15 sene çizgisinde devam edeceği, beklentim olan tarihi sezonun ise 2021 yılına kayacağını gördük. Öncelikle Melbourne’de 18-23 genç oyuncu grubunun çoğunluğu ilk turda elendi. Sadece Berrettini 2 .tur ve Khachanov ise 3.turu görebildi. 3.tur sonunda Rublev dışında bu gruptan kimse kalmadı. Sonuç olarak genç oyuncular henüz beklentilerin çok uzağındalar. Yeni jenerasyon favori grubunda ise Medvedev, Thiem ve Zverev yollarına devam ediyorlar. Zaten eğer yeni bir grand slam şampiyonu çıkacaksa, bu grup içerisinden bir tenisçi olacak. Ara jenerasyon grubu ile Wawrinka ve Monfils gibi tecrübeli isimler istikrar sorunu yaşadıkları için bu sezon da erkeklerde 3 büyüğün senesi olacak gibi görünüyor. Her ne kadar Avustralya Açık’ın sezon başlangıcı olması itibariyle senenin devamı ile ilgili yanıltıcı bilgiler verebilme gibi bir özelliği var ama bu sezonda büyük ihtimalle eski alışkanlıklar devam edecektir. 

4.tur ve sonrasına kısaca bakarsak; Nadal – Kyrgios maçı iki tenisçinin daha önceki maçlarını göz önüne aldığımızda özellikle mental açıdan çok zorlayıcı olabilir. Kyrgios’u tüm bu yukarıda belirttiğim gruplamaların dışında bırakabiliriz çünkü Avustralyalı oyuncu canı isterse herşeyi yapabilecek yetenek ve donanıma sahip ama önce motive kalabilmesi ve istemesi gerekiyor. Aksi takdirde teknik ve mental olarak bir makineye dönüşmüş olan Federer, Nadal ve Djokovic’i geçmesi çok mümkün olmayacak. 

Zverev – Rublev maçı jenerik olmaya aday bir karşılaşma, bu maçın sonucu ne olursa olsun, Rublev’e özellikle dikkat çekmek istiyorum, gelişimini sürdüren ve giderek güçlenen Rus tenisçiyi bu sezon sonunda  Thiem, Medvedev, Zverev ve Tsitsipas’ın olduğu gruba yazabiliriz. Bu anlamda Rublev, 2021’in yeni majör şampiyon adaylarından biri olabilir. Bu yazı yazıldığında Federer, Djokovic, Raonic ve Sandgren çeyrek final vizesini almışlardı. Çeyrek final tablosu ise bize olası bir Nadal-Medvedev & Federer-Djokovic yarı final eşleşmesini gösteriyor.  

KADINLARDA BÜYÜK REKABET
Kadınlarda önce hayal kırıklıkları ile başlamak gerekiyor. Melbourne’de Maria Sharapova bir majöre daha ilk turda veda etti, fiziksel ve mental olarak pek çok sorunla boğuşan Rus tenisçi belki bu sezon sonunda veda kararı bile alabilir. Daria Kasatkina’nın ise düşüşü sürüyor, eski dünya 10 numarası Avustralya Açık’a ilk turda veda etti. Sloane Stephens ve Sabalenka’da ilk turda turnuvaya veda edip, hayal kırıklığı yaratan diğer isimler. Kadınlarda son 2 senenin en çok gelişim kaydeden tenisçilerinden ve dünya 7 numarası Belinda Bencic, Kontaveit karşısında çok ağır bir yenilgi ve 2 sette sadece 1 oyun alarak ( 0 - 2 / 0-6, 1-6 ) turnuvaya 3.turda veda etti dolayısıyla İsviçreli tenisçiyi de hayal kırıklığı listesine dahil edebiliriz.  

Maria Sakkari, Anett Kontaveit ve Elise Mertens artık ilk 10 sınırına geldiklerini bu turnuvada gösterdiler, bu oyunculardaki gelişim sürüyor. Petra Kvitova ve Ashley Barty çok sağlam bir şekilde yollarına devam ediyorlar. Çeyrek finalde Kvitova – Barty karşılaşmasını izleyeceğiz, aslında erken bir final oynayacaklar, bu anlamda iki tenisçiden birine yazık olacak. Sofia Kenin ise iyi bir turnuva geçiriyor. 4.turda Coco Gauff’u 3 sette geçen Amerikalı tenisçi ilk grand slam çeyrek finaline ulaştı. İlk seti kaybetmesine rağmen özellikle sert zeminde çok yekpare bir oyun stiline sahip olan Kenin, Gauff’un agresif oyununa aynı şekilde karşılık vererek 2.seti aldıktan sonra son sette rakibine bir de bagel yedirerek karşılaşmayı kazandı. Kenin’in çeyrek finaldeki rakibi Tunuslu Ons Jabeur’a da ayrı bir parantez açmak gerekiyor. Tunuslu tenisçi ilk olarak 2018’de Moskova’da dikkatleri üzerine çekmişti, o turnuvada finalde Daria Kasatkina’ya kaybeden Jabeur, sakatlığından dolayı gözyaşları içerisinde maçı zor tamamlamış belki de bu şekilde kazanacağı bir şampiyonluğu kaybederek ikincilikle yetinmişti. Tunuslu tenisçi Melbourne’de bir peri masalı yaşıyor. İlk turdan itibaren sırasıyla Johanna Konta, Caroline Garcia, Wozniacki ve Serena Williams’ı eleyen Wang’ı turnuva dışı bırakan Jabeur’un, Sofia Kenin’le yapacağı çeyrek final maçı turnuvanın sıkı maçlarından biri olmaya aday. Kenin gibi özellikle sert kortta çok kompakt bir oyuna sahip olan Tunuslu tenisçi bu seviyeden daha fazlasını yapabilecek potansiyele sahip ilginç bir oyuncu. 

Coco Gauff henüz 15 yaşında ve gerçekten tura şimdiden çok farklı bir hava getirmiş durumda. Amerikalı tenisçinin en önemli özelliği gösterdiği sürekli gelişim, 3 ay öncesiyle şimdiki hali arasında bile belirgin farklar var. Ancak bu kadar erken yol almanın getirdiği pek çok handikap da olacaktır. Eğer fiziksel ve psikolojik sorunlar yaşamazsa veya bu tip sorunlar yaşadığında bunları geride bırakmayı başarabilirse kadınlar tenisini uzun yıllar domine edecektir. Bu noktada, Coco’nun özellikle iyi bir mental ekibe fazlasıyla ihtiyacı olacağını düşünüyorum.  
Garbine Muguruza son iki senedir çok istikrarsız bir performans sergiliyor ve biraz da Sharapova’nın yolundan gidiyor. Bir turnuvada final oynarken diğerinde sıralamada kendisinden çok daha aşağıda bulunan rakibine ilk turda kaybedebiliyor. Artık 26 yaşında olan İspanyol tenisçinin oyun seviyesini ve performansını sabit bir düzleme oturtması gerekiyor. Melbourne’de 3.turda Svitolina’yı geçen Muguruza’nın 4.turdaki Kiki Bertens maçı kendisi için çok önemli bir dönüm noktası olacaktır. Eğer çeyrek finale gidebilirse İspanyol tenisçi bu noktadan yeni bir yürüyüş başlatıp 2020 sezonunun sürpriz isimlerinden biri olabilir. 

Kadınlar tenisindeki öngörülmesi zor yapı aslında tenisten alınan keyfi de arttıran bir faktör. Çeyrek final tablosuna baktığımızda Barty, Kvitova, Halep eğer 4.tur maçlarını kazanabilirlerse Kerber ve Muguruza gibi bu seviyelere çok alışkın beş şampiyon adayı bulunuyor. Tablonun sürpriz tarafında ise özellikle sert korttaki kompakt oyun yapısı ile Sofia Kenin de artık gizli bir şampiyon adayı gibi duruyor. Bu durumu erkekler tenisi ile kıyasladığımızda ise karşımıza günümüzün en büyük spor paradokslarından birisi çıkıyor. Tenis dünyası Federer, Nadal ve Djokovic ile mümkün olduğu kadar uzun yıllar beraber olmak istiyor ancak bir yandan da farklı ve daha çok sayıda oyuncuyla kadınlar tenisindeki rekabet keyfini yaşamak istiyorlar. Ancak sanırım bunun için 1-2 sene daha beklemeleri gerekecek. Eğer olağanüstü bir durum olmazsa 2022 sezonuna kadar erkeklerde üç büyük oyuncu egemenliği devam edecek gibi görünüyor.