İki gündür ardı ardına atletisizmin en güzel örneklerini izliyoruz. Dün Halep ile Davis üç seti dört saate yakın oynadılar. Bugün de Nadal ile minik-dev Schwartzmann dört seti benzer süreye sığdırdılar. Davis ile Schwartzman kendi kategorilerinin en kısa oyuncuları. Bu raketlerin kortta sarfettikleri efor her türlü alkışı hakediyor.


Fiziksel sınırları zorlayan fevkalade bir ikinci set izledik. İstatistik vermeyi sevmiyorum ama ilk iki set bittiğinde iki saat çoktan dolmuştu. Her bir puan için adeta 15-20 vuruşluk muharebe içerisindeydi her iki tenisçi de. Böyle bir maç oynayabilmek için korttaki fiziklerin ne denli gelişmiş olması gerektiğini düşünebiliyor musunuz ? Maç ilerledikçe İspanyol Boğasının üstün fiziği ve tecrübesi galebe çalmaya başladı. Puanların süresi kısalmaya, basit-hatalar artmaya başladı. Nadal kaçıyor sinir katsayısı kaynamaya başlayan Arjantinli kovalamaya çalışıyordu. Nihayet Nadal dördüncü maç-topunda kaçabildi (3-1)!

Küçük-dev adamın burada bu maçla birlikte yeni bir lakabı oldu: Aslan Yürekli. Maçtan sonra rakibi sahadan çıkarken Nadal’ın ona gösterdiği saygı ise bizim spor akademilerinde ders olarak okutulmalı.

Kadınlarda Hırvat Petra Martic tenis için fevkalade bir fiziğe sahip. Yaşı tenis için az değil. Yani tecrübeli. Ama hâl böyleyken sürekliliği hiç yok. En olmadık yerde sıkılıp puan alıcı tek-vuruş yapmaya çalışıyor ve hazırlığını tam yapamadığı için ya fileye takıyor ya da avuta atıyor. Fevkalade bir puan oynayıp ardından çift-hata yapabiliyor. Rakibi Belçikalı Mertens ise genç ve sabırlı. Cin gibi. İkisi de iyi vole vurdukları için fileye çıkmaktan çekinmiyor. İzledikçe zevk aldık. Kadın tenisinde ilk 10 içerisindekiler bile file önünde sudan çıkmış balık gibi olup voleyi arka brandaya vurabildiklerinden, bu iki raket bizlere ferah bir nefes aldırdı. Genç ve sabırlı olan kazandı.

Sonra sahneye beklenen maç çıktı. Dimitrov-Kyrgios. Bulgar Dimitrov yıla çok iyi bir giriş yapmıştı. Onu sürdürüyor. Konsantrasyonu zirvelerde. Kyrgios gibi atipik bir oyuncu karşısında ilk kapanış oyunu hariç bu konsantrasyonunu hiç bozmadı. ATP’nin en atletik raketlerinden biri olarak gösterilen Dimitrov, Venezuelalı koçu Valverdu eşliğinde inanılmaz bir gelişme kaydetti. Dünya 3. sırasındaki bu genç-adam ilk sıraya göz diktiğini saklamıyor.

Kygios ise anlaşılan vatandaşlarını bir yıl daha bekletecek. Onun forehandi ile (hiçbir ilave hareket yapmadan) ürettiği güç korkunç. Üstelik bunu beklenmedik bir zamanda yapabildiği için daha da etkili oluyor. Bu vuruşları karşılamak fevkalade zor.

Kyrgios’un üst sıralarda süreklilik sağlaması için kafasını biraz daha toparlaması gerekiyor. En kritik anlarda çeşitli küfürlerle en büyük zararı kendisine verdiğini görmesi gerek. Umarım bu küfürlerden bir kez daha ceza almaz. Zira televizyonda hepsi ayan beyan belli oldu.

Görünüş o ki bir Nadal-Dimitrov yarı-finali izleyeceğiz. Federer’in ise diğer yarı-finalde karşısında rakip olarak Thiem’i bulma olasılığı yüksek. Avusturyalının Djokovic’i geçeceğini düşünüyorum. Tabii daha önce Koreli Chung, Sırp rakibine bir azizlik yapmazsa.

Yarın (Pazartesi) maçlar bizim saatimizle sabahın 03:00’ün de başlıyor. Sizlere önerim bu saatten sonra ikinci maç olan Fognini-Berdych ve ardından Hsieh-Kerber ve Chung-Djokovic maçlarını kaçırmamanız. Akşam seansında ise önerim Halep-Osaka. Hoşkalınız.