Roland Garros kadınlar tablosuna baktığımızda daha ilk turlardan itibaren çekişmeli maçların olacağını kestirebiliyorduk ve favori belirlemek hakikaten zordu. Zaten kadınlar turnuvasına zevk katan unsur da bu. Ama kaç kişi son iki Major turnuva şampiyonu ve dünya bir numarası Naomi Osaka ile geçen senenin Roland Garros şampiyonu ve 3 numara Simona Halep’in daha ilk turda son set mücadeleleri vereceğini tahmin edebilirdi, orasını bilemem.

Bugün ikisi de en yüksek viteslerine çıkmak zorunda kaldılar kazanabilmek için.

Özellikle Osaka yenilginin eşiğinden döndü diyebiliriz. Maça bir hayli kötü başlayan Japon raket bir saat içinde kendisini Anna Schmiedlova’ya karşı 0-6 4-5 geride buldu. Schmiedlova’nın servisini belki maçın o ana kadar kendi adına en iyi oyununu oynayıp kıran Osaka skoru 5-5 yaptığında herkes (ben dahil, itiraf edeyim) maçı çevirecek sandı. Ancak yine servisini kaybederek 5-6 geri düştü.

6-5 oyununda Schmiedlova servisinde 30-15 öne geçti ve kazanmasına iki puan kaldı. Maç puanı (puanları) elde edebilmek için en büyük şansını o anda yakaladı Anna. Naomi’nin kısa düşen return’üne girip direkt puan alması işten bile değildi. Ama nedense ayakları dolandı (heyecan olabilir, ya da Osaka’nın raket kenarı ile vurmasından dolayı beklemediği şekilde top kısa düşmüş olabilir) ve tam pozisyona giremeyip filenin tepesinde olmasına rağmen dengesiz bir şekilde backhand’ı dışarı vurdu.

Şampiyonlara karşı zaten tek tük fırsat buluyorsunuz, o fırsatı da böyle harcadığınızda bir daha nefes pek aldırmıyorlar. Nitekim Osaka iki defa daha kaybetmenin iki puan eşiğinde bulmasına rağmen kendisini, o puanları ustaca oynayıp maç sayısı şansı yine vermedi rakibine (ilki harika bir forehand paralel ile direkt puan, ikincisi ise yine müthiş bir forehand return). Bir de son deuce sayısında Schmiedlova’nın çift hatasını eklersek, o 6-5 oyununun Slovak raket için “ya şimdi ya hiç” oyunu olduğunu anlayabiliriz. Zira Naomi onun servisini kırıp 6-6 yaptığında Anna’nın vücut dilinde ciddi bir düşüş oldu. Maçın geri kalan kısmı Osaka’nın kontrolünde geçti ve kendisi, ilk setin aksine, üçüncü set boyunca sağlam performans gösterek maçı 0-6 7-6 6-1 almasını bildi.

Yaklaşık 10 dakika sonra, soğuk ve rüzgarlı hava şartlarında, Chatrier kortuna Simona Halep ve rakibi Ajla Tomljanovic girdiler.

Halep hemen rallilerde rakibine üstünlük kurdu – özellikle backhand çapraz rallilerde hep ilk hatayı yapan Tomljanovic oldu. İlk set 6-2 sona erip ikinci sete Halep 1-0 öne başlayınca, yine alışılagelmiş, rahat bir toprak kort galibiyeti alacak havası geldi maça. Ama Tomljanovic boyun eğmedi. Servisini kazanıp skoru 1-1'de eşitleyen Ajla, üçüncü oyunda birden performansını çok yükseltti. Halep’in servisinde 15-15’ten itibaren üç tane mükemmel puan oynayan Tomljanovic Romen raketin servisini kırdı, akabinde kendi servisini de kazanarak 3-1 öne geçti. Setin geri kalan kısmı kesinlikle hızını kesmedi ve Halep’in üzerinde derin toplar ile yoğun baskı kurdu. Şahsım adına konuşayım, birçok maçını izlemişimdir Avustralyalı raketin, hiç forehand’ını bu kadar iyi vurduğu bir set hatırlamıyorum. Forehand tarafından yaptığı tek basit hata tüm set boyunca 5-1, 15-15’te geldi. Üstelik sadece topu oyunda tutmaya çalışmıyordu, birçok forehand’e yükleniyordu.


İkinci seti Tomljanovic 6-3 kazandığında, eğer performansında bir düşüş olmazsa Halep’i saf dışı edeceğini düşünmeye başlamadım diyemem. İşte yine bıçak kemiğe dayandığı zaman şampiyonların kimliği ortaya çıkıyor. Son setin ilk oyununa tekrar bakma ihtimaliniz varsa seyredin. Göreceksiniz o altı puanda Halep, tam moral bozukluğu yaşayıp içine korku girmesi gerektiği bir dönemeçten geçiyor olmasına rağmen, tam aksine cesurca toplara girip köşeleri hedefledi. Tomljanovic agresif ritmine devam etmeyi planlamış iken birden kendini sağdan sola top peşinde koşarken buldu. Simona rakibinin servisini kırıp oyunu kazanınca, bir anda maçın çehresi değişti. Tomljanovic’in oyunu pek düşmedi ama Halep makinesinin ayarını kurmuştu ve rallilerin kontrolünü eline aldı. 15 dakika civarı sürdü 5-0 öne geçmesi. O beş oyunda Tomljanovic sadece sekiz puan kazanabildi, üstelik çok kötü oynadı da diyemeyiz (ilk set daha hatalı oynamıştı). İki oyun sonra maç bitti. Halep tüm üçüncü set sadece dört hata yaptı.

Hem Osaka ve hem Halep maçları bir kez daha şampiyonları yenmek için sadece oyun planı ve taktik detayların yetmediğini gösterdi. Ayrıca psikolojik olan, gözle görülmeyen, ama var olan bir engel daha var diğer oyuncuların aşması gereken. Kritik puanlar geldiğinde, veya maçı kazanmaya yaklaştığında, veya oyunun kontrolünü eline geçirdiğinde, dizginleri elden bırakmayacaksın (Schmiedlova’nın 6-5 oyunu). O ana kadar sana başarı getiren vuruşları o anda da iki defa düşünmeden vurmaktan kaçınmayacaksın (yine Schmiedlova, 6-5 30-15 puanında hemen fileye girmemesi). Maçın kontrolü bir süredir sende olsa bile, her an karşı tarafın vites yükseltebileceğini göze alarak konsantrasyonu hiç bırakmayacaksın (ikinci set müthiş forehand performansı gösteren Tomljanovic’in üçüncü sete forehand basit hata ile başlaması).

İşte bazı isimler büyük turnuvaların son günlerine bu şekilde kalıyorlar. Her Majör kazanan veya final oynayan oyuncunun oynadığı yedi maça bakarsanız, bu tip galibiyetler görme ihtimaliniz yüksektir. İkinci hafta sonu turnuva bittiğinde Halep ve Osaka gibileri akılda kalır, onları erkenden turnuva dışı etme şansını yakalayıp tepmiş olan oyuncuların nerede olduklarını kimse merak etmez. Zaten şampiyonları diğerlerinden ayıran en büyük özellik bu değil midir? Her şeyin tıkırında gitmediği zamanlarda bile kazanmanın yolunu bir şekilde bulurlar.

Kadınlar turnuvasını yakın takibe devam. Önümüzde bundan da yüksek potansiyelli 12 gün daha var. İyi seyirler.