Aslında rakamlar incelendiğinde ortaya çıkan resim, iki oyuncunun eşit becerilere ve bu becerilerde benzer derecede sükseye sahip olduklarını gösteriyordu. Hem Amerikalı hem Hırvat raket servis ve forehand’leri ile sonuca giden bir plan çerçevesinde oynamayı tercih ediyorlardı. İlk servis yüzdeleri, ilk servisten puan alma oranları, hatta basit hata rakamları bile birbirlerinin neredeyse tıpatıp aynısıydı. Tek ufak fark, Cilic’in turnuva boyunca rakibine nazaran forehand’i ile 10 tane daha fazla puan kazanmış olmasıydı (78-68). Ancak bu farkı beş maça dağıttığımızda yine iki oyuncunun arasında fark olmadığını görmek mümkündü.


Asıl fark, geçmişteki başarılarına baktığımızda ortaya çıkıyordu. Amerikalı rakibinden sekiz tane daha fazla ATP turnuvası kazanmış olan Cilic, özellikle Majör’lerde birçok defa çeyrek final ve üç defa yarı final gördüğü gibi, 2014’te Amerika Açık turnuvasında kupayı kaldırdı. Sam Querrey ise slam seviyesindeki ilk çeyrek ve yarı finalin deneyimini bu hafta yaşadı.


İki tenisçinin arasında oynanan maça bu açıdan baktığımızda yaşanan gelişmeler biraz daha anlam kazanıyor. Hemen hemen tüm maç başa baş mücadele eden iki tenisçinin arasındaki fark dört sette de çok ufak detaylar sonucu ortaya çıktı. Bu detayların biri hariç diğerlerinde mental açıdan daha sağlam duran Cilic, zorlu bir mücadele sonunda kariyerinin ikinci slam finaline ulaştı.




Açılış setinin başından itibaren tie-break oynanma ihtimalinin yüksek olduğu belli oldu. İki oyuncu da %70 civarı ilk servislerini içeri atıp, bu puanların %80’inden fazlasını aldılar. Böylece tüm set birbirlerinin servisini kırma puanı bile elde edemediler. 50 dakika kadar geçti ve tie-break'e varıldı. Bir noktada tenisçilerden birinin heyecana yenik düşüp o ana kadar gösterdiği standarda yakışmayan bir vuruş yapması veya karar vermesi kaçınılmazdı. İşte yukarıda "biri hariç" diye bahsettiğim detay burada ortaya çıktı. Titreyen Cilic oldu. 4/1 öne geçmesine rağmen üç puan arka arkaya kaybedince Querrey durumu eşitledi. Marin'in problemleri daha da büyüyecekti.


4/4 puanında set boyunca vurduğu rutin çapraz backhand’lerden birini dışarı yolladı. Bir hayli zamansız bir hataydı çünkü geriden oynanan rallilerin çoğunu o ana kadar kendisi alıyordu. Gelelim 5/5 puanına. Querrey ikinci servise kaldı ve Cilic normalde 10 taneden 9’unu içeri atabileceği bir backhand return’ü dışarı vurdu. Her ne kadar o set puanını Cilic iyi bir servisle kurtarsa bile kaçırdığı o iki backhand’in izleri kafasında kalmış olmalı, zira hem 6/6’da hem de 6/7’de, basit iki backhand’i daha, üstelik raketinin kenarına çarptırarak çiftler koridorunun bile dışına yolladı.


Hemen burada bir parantez açalım. Cilic’in heyecanına yenik düşme konusunda hep problemi olmuştur. Geçen sene iki set önden Roger Federer’e kaybettiği yarı final bunun en yakın örneklerinden biri, ama daha da çoğaltılabilir. İşte bu yönden baktığımızda Cilic’in bu tie-break’in son üç dakikası yaşadığı hayal kırıklığını arkasına koyup tekrar önüne bakabilmesi, bu galibiyetine bir o kadar daha değer kazandırıyor. Zira Cilic’in mühim anlarda kasılıp ciddi hatalar yaptığı en son puan serileri bunlardı. Diğer üç sette tüm önemli noktalarda hatalar ya Querrey’den geldi ya da Cilic kendini aştı. İşte burada da yazının başında bahsettiğimiz Majör turnuvalarda yarı final ve final oynamışlığın verdiği avantaj ön plana çıkıyor. Bu parantezi Hırvat oyuncuya şapka çıkararak kapayalım ve maçın hikayesine geri dönelim.




7 numaralı seribaşı Cilic, ikinci setle setle birlikte oyununda ufak bir değişikliğe gitti. Tenis çevresinde klasik bir söylem vardır “at backhand’ine devamlı” diye. İşte Cilic bunu yapmaya başladı. Querrey’nin daha zayıf tarafı olan backhand’ini mütemadiyen işledi. Diyebilirsiniz ki “neden ilk sette yapmadı?” Çünkü Cilic’in A planının dışında olan bir strateji olurdu bu. Onun oyunu aslında kortun her santimetresini kullanıp, alan açıp, kazanma vuruşu ile puanı bitirme üzerine kuruludur. Puanı uzatmayı göze alarak rakibin sadece bir tarafını işlemek değildir. Ama işte ilk seti kaybedince Cilic, o kararı verecek cesareti gösterdi. 3-3 oyununda da bunun meyvelerini topladı. İlk puanı harika bir forehand ile kazanan Cilic, 0-15’te Querrey’i backhand köşesine kıstırarak hata yaptırdı. 15-40’ta backhand passing shot ile maçın ilk servis kırışını gerçekleştirmiş oldu.


İkinci set 6-4 bittikten sonra setlerde durum eşitlenince üçüncü setin önemi bir hayli arttı. Başlaması ile oynanan tenis kalitesinde bir düşüş yaşandı. Zaten bu anlarda anormal gelişmeler oldu. 1-1 iken hem Querrey hem Cilic o ana kadar sadece bir servis kırmanın yaşandığı maçta arka arkaya servislerini kaybettiler. Ancak setin ortalarından itibaren her şey tekrar rotaya girdi. Seviye yine yükseldi ve oyuncular ilk servislerini tekrar konuşturarak seti tie-break’e taşımasını bildiler. Tie-break’te bu sefer kendini aşan Cilic ve baskıya boyun eğen Amerikalı tenisçi oldu. 3-3’te maçın en harika puanlarından birini oynayan Cilic, voleyi bitirerek 4/3 öne geçti. Sam ise kendi servis attığı 3/4 ve 3/5 puanlarını herhalde kabuslarında defalarca görecek. Bir backhand ve bir forehand vuruşlarını kortun boş kısımlarını hedeflemesine rağmen birini dışarıya diğerini de fileye vurarak bir anda kendini 3/6 geride buldu. Son puanı da forehand kazanma vuruş ile alan Cilic’in seti aldığı andaki çılgın sevinci her şeyi anlatıyordu. Ekibine dönüp avazı çıktığı kadar bağıran Cilic, sanki maçı artık avucunun içinde bulundurduğunun farkında idi. Ama oraya kadar üç tane beş setlik maç kazanarak gelmiş olan Querrey kolay pes etmedi.




Son setin üçüncü oyununda Cilic ilk puan hariç, sürpriz bir şekilde hep ikinci servislerine kalmak zorunda kaldı ve Querrey fırsatı kaçırmayıp Hırvat rakibinin servisini kırdı. Bir de arkadan kendi servisinde 15-40 geri düştükten sonra üçü kazanma vuruşu olmak üzere dört puan arka arkaya kazanan Querrey 3-1 öne geçtiğinde beşinci set sesleri gelmeye başladı. Querrey ne yorgunluk belirtisi gösteriyordu ne de oyunu düşüyordu. İşte Cilic burada kendisini tekrar aşmak zorundaydı. 4-3, 30-0’da Querrey yine servisini kazanacak gibi gözükürken Cilic bir anda harikalar yarattı. Bir füze forehand return, bir cetvelle çizmiş gibi tam köşeye oturan backhand ve yüksek hissini ortaya koyarak mükemmel bir drop shot’u arka arkaya tenisseverlere sunan Cilic, yine bir return ile Sam’i hataya zorlayınca durumu 4-4 yaparak eşitliği sağladı. Querrey savaşmaya devam etti. Son önemli gelişme 6-5 Cilic önde iken Querrey’nin servisinde 15-15’te yaşandı. Cilic’in çok yükselttiği seviye karşısında baskıyı hisseden Querrey arka arkaya bir forehand ve bir backhand’i uzun vurarak kendisini iki maç puanı geride buldu. Bunlardan ikincisinde ise Cilic tekrar klasını konuşturdu ve kuvvetli silahlarından forehand’i ile kazanma vuruşu yaparak maçı bitirdi.


Diğer ilginç notlar:

- En başta yazdığım gibi, turnuva boyunca hemen hemen aynı ace ve ilk servis puanları kazanma oranları ile oynayan iki oyuncu için bu maçta aralarında önemli bir fark oluştu. Querrey 13, Cilic 25 tane ace attı. İlk servis puanları yüzdesinde ise Cilic %88 gibi yüksek bir oran yakalarken Querrey %74'te kaldı.

- 4 vuruştan az süren rallilerde Marin 117'ye 95 gibi önemli bir avantaj yakaladı.

- Maç sonrası konuşmasında Cilic'te mental sağlamlığına değindi: "En gurur duyduğum nokta, mental olarak sağlamlığımı çok yüksek seviyede tutmam oldu. İlk set ikimizinde tenis seviyesi çok yüksekti. O seti kaybettim ama seviyemi hiç düşürmedim. Maç boyunca iyi tenis oynadığımı düşünüyorum.”

- Federer ile final maçı hakkında ise şu sözleri söyledi: "12 ay evvel Federer'i yenmeme bir puan kalmıştı. Kendime güvenmem gerekecek. Ama çok yüksek bir yokuş çıkmam gerektiğini biliyorum. Roger'in kariyerinin belki de en iyi tenisini oynadığını biliyorum. Ama onunla oynamaya hazır olduğuma inanıyorum."




Mert Ertunga - Wimbledon