Evet, başlık bira
acımasız gibi gelebilir, özellikle Novak taraftarlarına, ama
gerçeği de olduğu gibi söylemek gerekir. Zira tepedeki bir
oyuncunun tepeye oynayan bir diğer oyuncuya üç sette yenilmesi ilk
defa görülen bir şey değil, ancak Sırp raketin maç ilerledikçe
çöküşe uğrayışı, bilhassa üçüncü sette savaşma ruhunu
tamamen kaybetmiş ve Roland Garros'tan adeta hemen ayrılmak
istiyormuşçasına puanları hediye ediş tarzı ciddi derecede
alarm vericiydi.
Aslında maç
beklenildiği gibi başladı ve ilk setin neredeyse tamamı, dördüncü
ve yedinci oyunlar hariç (iki oyuncu da birer oyun hediye ettiler
rakiplerine), bir hayli yüksek kalite tenise sahne oldu. Hele 2-2
oyununda Suzanne Lenglen seyircisi müthiş bir kapışmaya tanık
oldu. Novak'ın servisinde 15-0 öne geçen Thiem, tam istediği
gibi bir puan oynadı ama bitiremedi. Dünya iki numarasını sağa sola koşturan Avusturyalı raket, nihayet kortun ortasına, hem
de kısa gelen, tam istediği gibi bir topu bulmasına rağmen öldürücü
forehand'ini fileye takınca 0-30'u bulamadığı gibi, iki puan
sonra 40-15 geriye düştü. Ama o puanda Djokovic beklenmedik bir
hata yaptı ve arkasından backhand'ini konuşturan Thiem, durumu deuce'a getirdi.
Her ne kadar bu 18
puanlık oyunu Novak almış olsa da, o 40-15 puanı aslında ilk iki
setin minyatür bir özeti olacaktı. Çünkü ilk set boyunca Thiem
spektaküler vuruşlarla puanları domine etmeye çalıştı,
Djokovic ise harika defans yapıp inanılmaz topları geri çevirip
rakibini hataya zorlamayı hedefledi. İkisi de başarılı oldular
zaman zaman. Ama Djokovic'in zaman zaman üstünlüğü
ele geçiriyormuş gibi gözüktüğü anlarda yaptığı tek tük
hatalar mütemadiyen Thiem'e ihtiyacı olduğu anlarda, adeta "ikinci
bir nefes" verdi.
En iyi örnek o uzun oyundan iki oyun sonra
geldi. Novak 18 puanlık oyunu alıp hemen akabinde Thiem'in
servisini kırmış ve 4-2 öne geçmişti. Thiem moral açıdan
hafif çökmüş ve o oyuna bir forehand hatası yaparak başlamıştı.
Ardından, hiç beklenmedik bir şekilde Djokovic iki çift hata,
bir backhand ve bir forehand hataları ile servisini kaybederek adeta
Thiem'i hayata döndürdü. Bir diğer örnek ise 5-4 Djokovic önde
iken geldi. Çoğunluk eminim 15-40'ta Novak'ın kaçırdığı iki
set puanını düşünecek, ancak Thiem o iki puanı çok iyi oynadı.
Ama deuce olduktan sonraki iki puanda ise Novak iki kötü backhand
ile rakibini yine rahatlattı.
Bunlara benzer bir
diğer örneği ise tiebreak'te yaşadık. Dünyanın belki de en iyi
backhand paralel vuruşuna sahip olan Djokovic, tie-break'in 2/2 ve
4/4 puanlarında bu vuruşlarında direkt hatalar yaptı. Son olarak 5/6
set puanında tekrar paralel backhand'i fileye takan Djokovic,
yaklaşık bir saattir kendini hep yenmeye yakın bulmuş olduğu
seti bir anda kaybedivermiş oldu.
İkinci setin
başlangıcı yine benzer, kötü sinyaller verdi Novak adına. Servis attığı ilk oyunda 30-15 önde iken, yine bir backhand basit
hata sahneye çıktı ve akabinde oyun uzadı. Thiem oyunu kazanıp
rakibinin servisini kırdıktan sonra bir daha arkasına bakmadı.
Filenin diğer tarafında Djokovic hem oyun olarak gittikçe
kötüleşti hem oyunculuk karakterine hiç uymayan bir şekilde umursamaz bir havaya
girdi hem de efor azaltmaya başladı. Thiem ise aynı seviyesini
koruyunca karşımıza 7-6, 6-3, 6-0 gibi tuhaf bir skor çıktı.
Yazının başında yazdığımı tekrarlayayım: Dünyanın en iyi
oyuncusu bile üç sette yenilebilir ama Novak'ın yenilirken normal
görüntüsünün çok dışına çıkması bir hayli endişe
vericidir.
Maçtan sonra basın
konuşmasında da bir hayli çaresiz görünen Djokovic bu durumdan
memnun olmadığını saklamadı ve şu anda bir çözüm aklına
gelmemesine rağmen yaşadığı formsuz dönemin üstesinden gelmek
için elinden gelen her şeyi yapacağını söyledi. Thiem ise set
başlarında oynanan oyunlara dikkat çekti ve bu anlardaki mühim
puanları ve oyunları kazanmasının setin ilerleyen bölümlerinde
rakibinin üzerinde baskı kurduğunu düşündüğünü belirtti.
Thiem'i yarı
finalde Rafael Nadal bekliyor.
Mert Ertunga - Paris